https://juragankomik.com
Cuma , 19 Nisan 2024

Bilgi Çağında Kurbağa Sıçrayışı Meselesi

Bu çağda her şeyi “çağ” kelimesiyle tanımlıyoruz. Zira farkında değiliz ama internetten çok daha önemli bir buluş olduğuna inandığım sosyal ağlar, alışkanlıkları, zevkleri, inançları, hatta tarihi, coğrafyayı, edebiyatı değiştirdi. Bir gizli fetih de denebilir buna. Evlerimizin içine aldığımız internet bağlantısı bir Truva Atı gibi, içinde ne sakladığını bilmeden gönüllü olarak kullanıyoruz, yan etkileri nelerdir hiç umursamadan hem de.

Ne diyordum efendim: Çağ! Bir çağ atladık, haberimiz yok. Sıradan insanın da aydın, entelektüel, gurme, üstad, duayen olma fırsatı ortaya çıktı. Sıradan derken, yeteneği olmayan, hiçbir ilginç özelliği olmayan, Zincirlikuyu metrobüs durağında bize omuz atacak herhangi bir insandan bahsediyorum.

Yepisyeni bir çağın içindeyiz ve henüz neler başarabileceğimizin de tam olarak farkında değiliz. Yani aslında şartlara bakarsak, herkes her şeyi bilebilir.  Doğru. Bilgiyle aramızdaki okul, hoca, kaynak… gibi aracılar devreden çıkarıldı. Yani bilgi çıplak, bilgi kabuksuz, bilgi sınırsız. Haliyle bilginin bu teslimiyeti herkesin her şeyi bilmek zorunda olduğu gibi bir beklentiyi de beraberinde geliyor.

En başta film ve kitap listeleri diziliyor, okumazsan öl, izlememişsen yaşama sloganlarının altında sıra sıra… Oysa yetenek, damak tadı, kimya uyumu gibi noktaları es geçiyor çoğu insan. Herkes aynı filmden aynı tadı almak zorundaymış, aynı cümleden aynı manayı çıkarmak zorundaymış, sanki herkes aynı rüyayı görmek zorundaymış gibi bir dayatma söz konusu.

Özgür karar verme mekanizması oksitlenmiş insanlar kutsal bir metinmiş gibi inanıyorlar o listelere. Sonuç: elden ele hard diskler, kitaplar, asla göze, kalbe, beyne ulaşamamış manzaralar, cümleler, bakışlar ve tamamıyla aydınlanmış bir beyin! Üstelik hiç emek harcamadan!

Kendi damak tadımızı oluşturmak için uğraşmaktansa başkasının damağına bir asalak balık gibi yapışmak daha kolay geliyor olabilir. Fakat bir bilgiyi aramak, onunla başbaşa kalmak, üzerinde düşünmek, taşınmak, süzmek, eritmek, kendine katmak da bir emek işidir. Kendi zevkimizi oluşturmak için emek vermeye değmez mi?

Hakkında Aysun Ellidokuzoğlu

One comment

  1. Önemli bir konuymuş. Ben daha farklı olduğunu düşünüp- okumadan- yorum yazmıştım. Kurbağa sıçrayışı, aklıma acemi old bir dönemde istediğin noktaya gelene kadar emek verme halidir.
    Yazıyla ne kadar örtüşmüş..?
    İnsanlar bir şekilde bilgi kölesi olmaları için çalışılıyor. Bu durumu önleyebilmenin yolu; ailelere düşüyor. Evde kitap okuyarak, arkadaşlarla vakit geçirerek, akrabalarımızla bir arada olarak ‘ internet kesildi, evdekilerle havadan sudan konuştuk. İyi insanlarmış.’ esprisini hatırlarsanız ; ev içinde bile birbirimizden koptuğumuzu fark edersiniz.
    Yazıya gelince ; tüm davranışlarımız aile içinde başlar. Aile bir kültürdür. Bilinçli şekilde yaşanıldığı zaman o dünyanın dışında bir renk olduğunuzu bilirsiniz.

bahceperim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir