Birçok kişi ve kurum artık sosyal medyada ve sosyal medyada nasıl göründükleri onlar için önemli. En azından kendileri bunu böyle olarak görüyor. Kurumun bir Facebook iletisine oldukça kötü yorum veya yorumlar gelebilir. Bu da onları çok üzer. Ya da katılımcı sözlüklerden girilmiş olumsuz, hatta sert birkaç yorum yasa bile boğabilir bazı kişi ve kuruluşları.
İşte tam da bu noktada yorum yönlendirilmesi amaçlı, tanıdıkların hesaplarından ya da açılan sahte hesaplardan; firmanın Facebook, Twitter iletisine veya sözlükteki, özellikle de önemli ve etkili bir sözlük ise, başlığının altına kullanıcıların fikrini yönlendirmek hatta biraz da kişi veya kuruluşun kendisini tatmin edeceği yorumlar girilir. Aslında Facebook’ta çok da fark edilmez ama zaman zaman sözlüklerde bu tip durumlar fark edilince ifşa etme yoluna gidilir.
Bu tip yorum yönlendirmelerle ilgili incelemelerde bulunulduğunda ilgili kuruluşun, karşı tarafın da kasti ve markaya zarar verici, yalandan yönlendirme amaçlı yorumlar girdiğini iddia eder.
Bu, zaman zaman internette bir savaşa bile dönüşür çeşitli rakipler arasında. Açılan sahte hesap veya bilindik/tanıdık hesaplarla, rakibi ile ilgili bir sözlük başlığına ya da Facebook iletisine ‘çok kötü!’, ‘beğenmedim!’ gibi yorumlarla kullanıcılar yönlendirilmeye çalışılır. Hatta daha da ileri gidilerek; “Bu kötü. Bununla ilgili iyi ürünü z kişisi/firması yapıyor” diyerek kendilerine de yönlendirme çalışması yapılır.
Bu tip durumlar internette o kadar oturmuş bir durum tipidir ki, bunlarla ilgili hizmet veren ajanslar dahi vardır. Bunu çeşitli ajanslar ek bir hizmet olarak sunarlar ya da bir markanın sosyal medya yönetimini devralmışsa, bunu hizmetin içinde sunar, hizmetin bir parçası olarak görür.
Peki Ne Yapmalı?
Bu konuda işin doğrularından biri bu tip yönlendirici yorumlar yapılmamasıdır ancak dünyada da ‘viral’ denen bir gerçek var. Bu konuda asıl sorumluluk, kullanıcıların. Kullanıcılar, kendi hür iradesi ile bir marka kişiye veya kuruluşa hüküm vermeliler, sadece internet yorumlarından bir kanıya varmamalılar. “Sosyal medya, her ne kadar geleneksel medya gibi dikte edici değil; herkese söz hakkı veriyor” dense de, dikte edici güçler her zaman her yerde vardır. Yeni yöntemler bulunur, hatta işler artık teknolojiyle daha da kolaylaşır.