https://juragankomik.com
Pazartesi , 9 Eylül 2024

2016’da Yazamadıklarımı Yazdım!

 

2016 bitmeden hatta bitmesine 1 saat kala bu yazıyı yazıyorum. 2016 öyle bir yıl olduki benim için inanın yaşadıklarımı yazmaya vaktim bile olmadı. Çok önemli şeyler yaşadım, 2 defa ölümden döndüm, çok güzel ülkeler gördüm. Kendimi geliştirdim ve en güzeli acısı tatlısıyla dopdolu yaşadım.

Suriye İzlenimlerimi Yazamadım

Sosyal medyada ufak tefek yazdım ama Suriye ve Türkmendağı gözlemlerimi yazamadım. Suriye tarafındaki mülteci kamplarına gittim, fotoğraf makinası götürmenin yasak olduğu yerlerde çocukları çektim, bırakın cep telefonu, fotoğraf makiası ayna görmemiş savaşın masum çocuklarını gördüm, ilk kez benim çektiğim fotoda merakla kendini gören ve “ben böylemiymişim” diyen çocuğun gözlerindeki şaşkınlığı okudum. onlarla futbol oynadım, ekmek dağıttım ortamı gördüm, savaşın iç yüzünü yakından gördüm, orada çektiğim çok özel fotoğraflar ile bir sergi açmayı düşünüyorum bunu 2017’de yapacağım inşallah.

Yunanistan Batı Trakya izlenimlerimi yazamadım

Oradaki soydaşlarımızı ziyaret ettim, atalarımızın o topraklarını gördüm, dedeağaç, gümülcine iskece’yi gördüm, balkan harbi gözlerimin önünden geçti, kocaman osmanlı camilerini boş ve bakımsız gördüm, yıkılmış tarihi eserlerimizi, kiliseye çevrilmiş camilerimizi gördüm, yunan kültürü altında ezilmiş türk soydaşlarımızı gördüm, yeni adı xanthi olan iskeçe karnavalına denk geldim, gençlerin su gibi bira içtiğini gördüm, değeşik ilginç kıyafetlerle tüm şehri teslim aldıklarını gördüm.

Baştanbaşa Avusturya

Baştan başa avusturya’yı gördüm, viyana’da şehrin ortasında at arabalarını görünce şaşırdım, dev viyana kilisesine hayran kaldım, akın akın tiyatro’ya giden insanları takdir ettim, viyana’nın tarih kokan sokaklarında istanbul’umuza üzüldüm neden bir viyana kadar tarihi dokusu korunmuyor diye iç geçirdim. Atalarımın avrupa’da son noktası Kahlenberg’e çıktım, şehri izledim, Avusturya’nın 3 eyaletininde harika bir topluluğa konferans verdim güzel dostuklar edindim. Münih’i gördüm. Ve Alpler’e tekrar geleceğim dedim evet karadenizliyim ve karadenizden daha güzel yer yoktur diyenlerden biriydim ben.

Anadolu’ya yine yeniden aşık oldum

Dünyanın eşsiz cenneti anadolum Side antik kendini gezdim, müzeleri ve apollon tapınağını gördüm, manavgat şelalesini izledim ve manavgat nehrinin buz gibi sularında yüzdüm. Anadolum benim, tarih, doğa, geçmiş gelecek her şey sende var. Ne mutlu bu topraklarda doğup yaşayanlara.

15 Temmuz Bir destanın şahidi oldum

15 temmuz gecesi ilk öğrenenlerden biriydim, eşimle helalleştim ve evden çıktım, önce kısıklı’ya sonra köprüye gittim, köprüde açılan ateş sonucunda bariyerlerden düştüm ve dizimden hafif yaralandım. O gece bir sürü anı biriktirdim, yanımdan yaralı ve şehitler geçerken ülkemi dağını, denizini bir kez daha sevdim, tüm türkiye’yi kucaklayıp bağrıma basasım geldi, cennet vatanı kaybetme ihtimali bile beni korkutmay yetiyordu. O geceye dair anlatacak o kadar çok şey varki, benimle şarjını paylaşan çocuğu bile anlatamadım, size benden daha çok lazım abi diyen güzel ruhlu çocuk teşekkürler bir daha… o sabah askerler teslim olup köprü açılınca, köprüye girerken hayatımda hiç ağlamadığım kadar sevinçten ağladım. Şarjımız bittiği için o geceye dair bir kaç resi hariç elimizde bir şey yoktu darbeden 5 ay sonra, bir konferans için veri toplarken derin tarih dergisi “resimli darbeler tarihi” ekinde kendi tank üstünde resmimi görünce bir kez daha şok oldum.

Aylık Vatan Nöbetleri yazamadım

Her ayın 15’inde kısıklı meydanda aylık vatan nöbetleri yapmaya başladık. Burada yaşadıklarımı, dinlediklerimi yazamadım, gazilerimizin, şehit babalarının söylediklerini benim uykularımı kaçıran o hisleri yazamadım, o nöbetlerde öyle güzel muhabbetlere şahit oldum ki, sessiz sedasız her kesimden halkımızın katılımı ile siyasetten çok uzak sürüp giden samimi bir nöbet.

Konferanslarda yaşadıklarımı yazamadım

Yurtiçi yurtdışı 50’den fazla konferansa katıldım, sorular cevapladım, ilginç şeylerle karşılaştım, çok harika anılar biriktirdim, Terör olaylarının en yükseldiği zamanda Bingöl’e gittim, halkı çok sevdim oralarda daha çok olmamız gerektiğini düşündüm. Gelen ilginç soruları ve benim onlara verdiğim cevapları yazamadım, film ve kitap tavsiyelerimi yazamadım.

Kahramanım Amcamı kaybettim

Rahmetli ablamdan sonra acısını en yakın hissettiğim 2. Ölüm vakasıydı, amcam benim çocukluğumun kahramanıydı, kanser o’nu 45 yaşında aramızdan aldı. Daha ilkokula giderken amcam istanbul’da yaşardı, ne yapar ne eder pek bilmezdik, nerde çalışır oda pek net değildi, gerçi ben meslekleri çok bilmezdim o zamanlar inşaat sektörüydü galiba, zaman zaman haftasonları yalova’ya gelir, babamlarla sohbet ettikten sonra hemen o’nu köşeye çekerdik, “amca bize filmlerdeki istanbul’u anlat” derdik, o’da başlardı anlatmaya hülya avşar ile bu aralar limoniyiz, kadir inanır’a ben kadircim derim, çiçek pasajında içeriz beraber, emel sayın ile sarıyer’de az gezmedik, biz merak ettikçe o anlatırdı, hemen söze karışırdık “cüneyt arkın, cüneyt arkın ile bir şey oldu mu?”, hemen cevap verirdi”cüneyt’in adı başka fahrettin o’nun adı, kerata beni çok sever irfancım diye seslenir”, bunun gibi bir sürü hikayeler, büyüyünce amcama hiç soramadım, gerçek miydi anlattıkları yoksa biz seviyoruz diye mi anlatırdı. Cesaret edemedim sormaya cevap benim için önemli değildi o bizim kahramanımızdı, biz istanbul’a geldiğimizde her sokak başında bir ünlü göreceğiz sanırdık, üniversite için ilk kez amcamın istanbul’una geldiğimde anlamıştım gerçeği ünlüler halkın içinde değildi, belki de bu şehirde hiç yoktular olsun amcam var diyorsa vardırlar, sonra buldum o ünlüleri bol bol fotoğraf çektirdim, televizyon programlarına katıldım, amcam sakarya’ya taşınmıştı ve her program sonunda beni ilk o arar ve hiç kaçırmadan izlerdi.

Şimdi kardeşlerim bana soruyor “abi sen şu ünlüyü de tanıyor musun?”

Güzeller güzeli Prizren’i Kosova’yı yazamadım,

Bir şehri ancak bu kadar sevebilir insani prizren benim en sevdiğim şehirler arasına girdi, aman Allahım o suları ne güzel sudur öyle havası, ortasından şırıl şırıl akan beyaz nehri, sinan paşa camii, kalesi, insanları sen ne güzel bir osmanlı şehrisin öyle, Kosova’dan ve prizren’den hem güzel hem acı anılarla döndüm, kurban bayramını orada kardeşlerimle, yetimlerle ve ihtiyaç sahipleri ile geçirdim, İyi ki gitmişim, iyi ki o toprakları tanımışım, prizren benim için Türkiye’deki herhangi bir ilden farksızdır hatta daha önemlidir artık, şadırvan meydanın bir bayram türküsüdür benim için, arnavut bir ailenin evinde bayram tatlısıdır, balon almak için sıraya giren çocuklardan öğrediğim ilk arnavutça kelime olan daje’dir. Selam olsun o güzel beldeye ve insanlarına.

Ölümle burun buruna kalışımızı yazamadım

1 Ay önceydi, kar yeni düşmüştü toprağa ve ben eşimle geleneksel köy keşfetme turlarımızı yapıyorduk, yalova’nın son köyü, orhangazi’nin ilk köyü arasında samanlı dağları zirvesinde, kar donma yapmıştı, frenler çalışmadı bir tarafımız uçurumdu can havliyle el frenini çektim, arabayı uçurumdan kurtarıp dağ tarafına yatırdım ve kurtulduk, o yolda arabamız bozulsa ve kalsaydık muhtemelen donabilirdik zira telefonda çekmiyordu. Olsun bu bizi kahvenrengi tabelaları takip etmekten vazgeçirmedi, macera böyle bir şey karlar kalksın biz yine yollarda olacağız J

2017’de daha çok yazacağım hemen hemen hazır olan 2 kitap çıkaracağım, dopdolu başka bir yıl beni bekliyor.. Yeni yıl hayır getirsin, sağlık getirsin, yaşama sevinci getirsin. Kalın sağlıcakla her şey gönlünüzce olsun

 

 

 

Hakkında Hasan Yener

SM Haber Genel Yayın Yönetmeni SEO - Digital Pazarlama - Sosyal Medya Pazarlama iletisim@sosyalmedyahaber.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir