Türkiye büyük bir “aydın bunalımı” yaşıyor. Bu bunalım çok farklı analizlerle anlaşılabilir ve çözümlenme düzlemine indirgenebilirse -ki; bunu yapacak olanlar da kesinlikle “aydın” kavramıyla taltif edilmemiş, bilge kişiler olacaktır- sosyolojik bir çok sorun kendi çözüm mekanizmalarını üretecek ve onları geliştirecektir. Sorunların kendi çözüm mekanizmalarını üretmesi gerçeği, doğru soru ve doğru cevapların analizlere kılavuzluk, denetleyicilik yapmasıyla mümkün olabilecektir. Türkiye ne yazık ki; doğru soru sorma “bilgeliği” ne ulaşabilmiş yeteri kadar nitelikli “insan”a sahip değil. Bir ülkeyi ilgilendiren sorunların tümü için doğru çözümlere, doğru sorulara verilebilen doğru cevapların, ülkenin bireyleri için kılavuzluk edebilme gücüne sahip olmasıyla ulaşılabilir. Küresel egemenlik kaygısı/hülyası taşıyan ülkelerin sahip oldukları en aslî güç gerçekte sadece budur. Doğru soru sorabilen “bilge” kimliklerin ülkelerin mevcut gerçeğiyle gelecekteki gerçeği arasına koydukları genişleme-derinleşme-yükselme merkezli geçiş ilişkilerini anlamak, sorunların kendi çözüm mekanizmalarını ürettiğini fark etmeye yardım edecektir. Muhakkak ki; hiç bir toplum tüm unsurlarıyla gelişkin ve “bilge” bir yapıda olmamıştır. Ancak bir toplumun …
Devamı »Eleştiri Ve Siyâsî İktidar
Eleştiri, bir katkıdır; onun olumlu ya da olumsuz olması katkı olması gerçeğini değiştirmez. Olumsuz, yıkıcı/dışlayıcı eleştirinin akla getirdiği hususların tümü karşı değerlendirme ve yeni yorumlarla usta ellerde olumlu bir eleştiri olarak dönüştürülebilir. Akıllı bir düşmanın eleştirilerinin açıkça “olumsuz” olmaması ile niyetinin olumsuz olması arasında bu tarz bir katkıda bulunmamak ilişkisi vardır. Yine bu tür eleştirilerin de ters determinist yaklaşımlarla olumlu katkıya dönüştürülmesi mümkün olabilir. “Düşmanının övdüğüne dikkat et,yerdiğini yap” anlayışı ile “düşmanın seni övse de-övmese de,yerse de-yermese de onun sözlerini duy;inanma, ama sakladıklarını anlamaya gayret et, hamleler yap” anlayışı arasında çok büyük derinlik farklılıkları vardır. İlki sıradan ve kolayca yönlendirilebilen bir anlayıştır, ikincisi ise her türlü manevra ve niyeti “fayda”ya eviren, yönlendiren bir anlayıştır. Buna göre bilgi ve algı donanımı yüksek dostun acı hatırlatmalarına/uyarılarına eleştiri dense bile,cehâletle mücehhez bir dostun eleştirilerinin içeriği acı değil, zarar vericidir. Dostun niteliği bu hususta önemlidir. Söyledikleri de katkıda bulunmak amacını taşımak zorundadır. Zira; düşmanın …
Devamı »Türkiye’nin Zaferi;Türkiye’de Yüksek Gerilim ve Karmaşık Süreç* ya da İdeolojik Savaş
Türkiye’de Yüksek Gerilim ve Karmaşık Süreç* ya da İdeolojik Savaş Pervasız Duruşlar/Saldırılar ve Acımasız Soğukkanlılıkların Kökeni Bu analiz, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşanan iktidar mücadelesinin iç yüzünü anlamak ve anlatmak üzere planlanmış; analizden sentezlenen önermelerle, özellikle saklı tutulmaya çalışılan gerçeklerin birebir yansıtılması hedeflenmiştir. A-Giriş: İktidarları, demokratik sistemlerle değiştirmeyi öngören yönetim sistemlerinde, yönetilenlerin tercihleri, yönetenlerin tercihlerini belirler ve sınırlar. Seçim dönemleri, halkın mevcut iktidarın yönetim süresince talep ve beklentilerinin ne kadar gerçekleştiğine dair düşüncelerinin parlamentolara yansıması anlamında çok etkin geri bildirim trafiğinin aşırı yoğunlaştığı dönemlerdir. Halk, seçilmiş iktidarı iktidar olduğu süreçte izlemiş ve değerlendirmiştir. Tercihleri, onun yönetimi belirleme gücünü kullanma arzusundan kaynaklanmaktadır. … Demokratik sistemlerde halk, seçme gücünü devretmek gibi bir seçeneği kendi haklarının korunması kaygısıyla tercih etmez. Aynı zamanda demokrasi, halkın iktidarı seçme ve belirleme gücünü elinden almanın seçim stratejileri ile mümkün olduğu bir sistemdir; halkı, seçim süresince psikolojik, sosyolojik tabanlı söylev ve imaj bombardımanlarına tabi tutarak bilinç kaymaları ile aldatmak ve …
Devamı »Klasik Müzikler
Klasik Müzik Dinle ‘Müzik ruhun gıdasıdır.’ söylemini hemen hemen hepimiz duymuşuzdur. Müziksiz bir dünyanın varlığı elbette ki düşünülemez. Müzik yalnızca ruhun değil, beden sağlığı için de çok önemlidir. Din, meditasyon, tıp ve eğlence için birçok uygarlık müziği kullanmıştır. Müziğin kalbe iyi geldiği, ağrıları dindirdiği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, hafıza, öğrenme ve motor becerileri geliştirmesi üzerindeki etkileri araştırmalarca kanıtlanmıştır. Araştırmacıların yoğunlaştığı konulardan bir diğeri ise, klasik müziktir. Veriler sonucu, insan sağlığı üzerinde etkisi kanıtlandıktan sonra arama motorlarında klasik müzik dinle fazlaca aratılmaktadır. Klasik Müziğin Faydaları Klasik müziğin rahatlatıcı etkisi kadar beyne ve psikolojiye etkileri de hafife alınacak gibi değildir. Bu konu üzerinde birçok deney yapılmıştır. Denek olarak genelde bebek ve çocuklar kullanılmıştır. Bebeklerin 7. aydan sonra her türlü gelişimine ve büyümesine olumlu katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Bitkiler üzerinde de denenen klasik müzik, seraların hızlı ve sağlıklı yetişmelerini sağlamıştır. Klasik müzik dinletilen denekler üzerinde oluşan faydalarını sıralamak gerekirse; Ezgileri psikolojik rahatlama sağlamıştır. Bebeklerin zeka …
Devamı »Ordu, Siyaset ve Din
Türkiye Cumhuriyeti’nin ordu, siyaset ve din eksenli çatışmalarla meşgul edilerek tarih sahnesinden geriye çekilmesinin kökenindeki sebepler Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki alışkanlıklardan beslenir. Güçlü bir devlet olmanın yolunun siyaset ve ordu işbirliğinden, emir-komuta zincirinin sivil otoriteye bağlı olmasından geçtiğini; Din’in bu işbirliği için en gerekli vizyonu sağlayacak olan bir tutkal olduğunu hiç kimse inkâr edemez. Aksini iddia edenler Cumhuriyetçi son ABD Başkanı G.W.Bush’un süper güçlere sahip ordusunun Irak’a saldırı motivasyonunu sağlamak için güçlü tarihî kökenlere sahip ‘Haçlı Seferi’ söylemini zemin olarak kullandığını unutmuş olmalıdırlar. Yine Irak Savaşı’nı bir hezimete dönüştüren, ardından bir an önce İran’a saldırmayı öneren siyasetçilere ABD Genel Kurmay Başkanı’nın ve Irak İşgal Ordusu Komutanı Amerikalı General’in verdiği tepkinin siyasetçi asker işbirliğini sona erdirmiş olduğunu da hatırlatmak gerekir. Siyaset ve asker arasında bozulan işbirliği ABD’nin Ortadoğu da gerilemesine neden olmuştur. Tıpkı Osmanlı’nın Kırım’da Fokşan ve Boze Savaşlarında 120 bin askerle 8 bin kişilik Rus Ordusu’na yenilmesi sonrasında başlayan yıkım gibi. …
Devamı »Çanakkale, Mâneviyât ile Mâneviyât Düşmanlığı
18 mart 1915, Çanakkale Savunma Savaşı’nda sadece bir gündür. Maddî umutsuzluğun manevî umutlara bağlandığı bir savaşta o herhangi bir gün de, savaş sanatıyla tarihe yön veren bir imparatorluğun son ordusu sayılacak olan ordusunun komutanı bir alman generalidir. Savaşı bilen ve tarihi seyrin yönünü o günden az önce değiştiren ise özünü ve maneviyatını korumuş olan Osmanlı Subayı’dır; savaşanlar osmanlı’nın tüm tebaasıdır. Her dinden Osmanlı, orada, Çanakkale Savunma Savaşı’nın birer vatan “müdafii”dir. O gün zaferle anılıyorsa, ölenlerin, ölümü şehadet bellemelerinden dolayıdır. Saldıran devletlerin anlaştıkları mayın temizleyiciler gibi “ölümü anlaşma dışı bulmuş olmayanların” zaferi, savaşın Osmanlı subaylarından (önemli taktik zekasıyla parlayanlardan) biri olan Mustafa Kemal’in kayıtlarında görüleceği gibi açıkça şehadete ve maneviyata bağlıdır… Şehitlerin, şehadete ulaştıkları o günlerde, torunlarının kendilerini bu kadar aşağılayacaklarını düşünmediklerini biliyoruz. Hayatlarını ülkelerine, inançlarına ve namuslarına tereddütsüz feda edenlerin torunları, bugün hayatlarını bunlardan birine feda etmek yerine, bunların tümünü reddetmekle meşguller. Şehit atalarının her şeylerini feda etmeye değer bulduğu …
Devamı »Türkiye, Ilımlı İslâm, Ağabey ve BOP; Örnek Koy-Yönlendir-Birleştir-Yönet
Son yıllarda Amerika’nın Türkiye için uygun bulduğu yeni bir kimlik ve kişilikten sık sık söz edilmektedir. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) dedikleri büyük oyun tahtasında yeni almaşıklar oluşturmak için dev ülkenin başkanı ve ilgili bakanları bu hususta sık aralıklı beyanât vermekte, Türkiye’de uzun mücadeleler sonucunda sağlanmış Ilımlı İslam modelinin Ortadoğulu ülkeler (sadece müslüman ülkeler, israil hariç) için bir baston kimlik vazifesi görmesi gerektiğini vurgulamaktadırlar. Çünkü; yeni çıkarlar bu baston kimliğe sarınndırılacak yeni uydu kişilikli müslüman ülkeleri gerektirmektedir… Eski diktatöryal/baskıcı rejimlerin eski yöneticileri, mevcut koşullanmalardan bunalmış durumdalar ve yeni ittifak şemsiyeleri altında Amerika’dan ve Avrupa’dan hızla uzaklaşmaktadırlar. Irak’ın işgali de yeni ittifaklar peşinde koşulmasından kaynaklanan tehditlere verilmiş en yıldırıcı cevaptır. Buna rağmen müslüman ülkelerde artık gözü açılmış civcivlerin sayısı, kamuoyu oluşturacak düzeye ulaşmıştır; yılacak göz sayısı da bununla ters orantılı olarak azalmıştır… Türkiye’nin atanmış elitlerinin kendi ülkelerinin Ilımlı İslâm’ın yegane ülkesi olarak takdim edilmesine ve bu kılıkla dolaşmasına itirazları vardır. Bu itirazı …
Devamı »Sistem, Kırılmalar, Ayrışma, Yeniden Yapılanma ve Demokrasi
Kuşlar, Kanatlar ve Özgürlük “Sistemlerin insan nüvesi geliştirilmedikçe, iyileşmeden söz edilemez. Ve hiçbir iyileşme kendi evriminin merdivenlerini basamak basamak tırmanmadan gerçekleşmez.” Gelişme dikey yukarı ilerlerken yatay tüm doğrusal çizgileri beslemek zorundadır. İnsan unsuru, bu besleme mekanizmasının en önemli değişkenidir. Yatay çizgiler sistemin kılcal damarlarını temsil ederler ve sistemin işleyişi ve geliştirilmesi bu çizgilerdeki verimlilikle doğru orantılı olarak artar. … Sistem yapılanmalarının tümünde piramit yapılanması olduğu varsayılır. Bu yapılanma görsel olarak doğru kabul ediliyor olmasına rağmen, gerçekleşmelere bakıldığında tek tip piramit yapılanmasının insanların ve toplumların doğal yapılarına uygun bir yapılanma olmadığını görmek mümkündür. Aslolan dikey yukarı yöndeki ana çizgi ve yatay çizgilerle ulaşılan insanların bulunduğu bir sistemdir. Yatay çizgilerdeki yerel hiyerarşik yapıların her biri bir hücre olarak faaliyet gösterir. Bu hücrelerde minik birer piramit(Resmî Yerel Kurumlar) vardır ve her bir piramidin tepe noktasında bulunan sorumlu insan unsuru(Tâli, Aslî unsurlar), yine yatay kalın çizgilerle dikey çizgiye bağlanır. Kalın çizgilerin dikey yukarı …
Devamı »Hesaplaşmak ya da Halk Adına Halkın Yargılama Hakkını Kullanmak
“Son tahlilde iddia edildiği gibi bu bir hesaplaşma ise, neden olmasın? Yargılama ve cezalandırma yasal bir hesaplaşma türüdür. Kurumlar arasındaki güven bunalımını ortadan kaldırmak İktidar Partisi’nin görevi değil midir? Güven bunalımı suçluların yargılanması ve cezalandırılması ile sona ermez mi?” Seçkin Deniz 22 Şubat 2010 pazartesi günü ‘Balyoz Darbe Planı’ çerçevesinde yapılan soruşturma gereği emekli ve muvazzaf orgeneraller ve oramirallerin gözlem altına alınması ile başlayan yüksek düzeyli tartışmalar hızlarını kesmeksizin sürüyor. Gözlem altına alınmalardan iki gün sonra Çarşamba günü Genelkurmay karargâhında, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ başkanlığında tüm muvazzaf orgeneraller ve amiraller toplanıp, Başbakan yardımcısını karargâha davet ettiler. Toplantıda ne konuşulduğunu bilmiyoruz; ancak çok hoş şeyler konuşulmadığı ortada. Haber bültenleri olayları dakika dakika aktarmaya devam ederken Genelkurmay Başkanı planlanmış Mısır gezisini iptal etmişti; Başbakan İspanya’da ödül alırken, Cumhurbaşkanı Sinop’ta çeşitli etkinliklerde bulunmaktaydı. Ancak bundan birkaç gün önce 17 Şubat 2010’da Erzurum Özel yetkili savcıları, Erzincan’da yürütülen bir diğer soruşturmadaki özel yetkilerini HSYK’nin …
Devamı »ABD’nin Son İran İstihbarat Raporu ve Yeniden İki Kutuplu Dünya
Birleşik Devletler’ in on altı ayrı istihbarat biriminin hazırladığı İran’ın nükleer silaha sahip olmadığını, nükleer silah üretmeyi hedefleyen nükleer çalışmaların 2003’ten beri durdurulduğunu içeren istihbarat raporu, dünya basınına yansıdı. ABD, bir süredir İstihbarat raporlarının “gizlilik” özelliğini ortadan kaldıran uygulamalar yapıyor. Ya da sık sık yaptığı gibi bazı istihbarat raporlarının dünya ile paylaşılmasını, tasarladığı hamleler için gerekli görüyor. Bir süre önce Irak ve Suriye için uyguladığı saldırgan stratejilere benzer bir strateji; ancak bu kez son rapor İran’ı hedef olmaktan çıkaran bir özelliğe sahip. Üstelik, İran’a saldırı olasılığının olasılıktan çıkıp kesine dönüştüğünden, saldırının sadece zamanlama sorunu olduğundan bahseden görüşler havada uçuşurken oldu bu. Olağanüstü ilginç olan bu durum aslında olayları dikkatle izleyenler için sürpriz değildi. Amerika’nın orta doğu dengeleri adına (Mayıs 2007,Başbakan Mâlikî’ nin bürosu, İran ve ABD Irak Büyükelçileri görüşmesi) gizlice anlaştığı İran’la hangi zaman, hangi zemin ve hangi koşullarda “barış çubuğu tüttüreceği” ni merak edenler için son istihbarat raporu bir …
Devamı »Yaşlı Küre’de Kaotik Dönem ve Yeni Binyıl İçin Denge Arayışı’nda Spesifik Bir Soru: ”Türkiye Durdurulabilir mi?”
Vuvuzela, Mavi Marmara, BM, ABD, AB, Rusya Federasyonu’nda Yaşanan Güç Kaybı, Türkiye’nin Küresel Sorunlarla İlgili Maksimal Ölçekli Projeksiyonları, Birleşmiş Milletlerde Reform, İran, İsrail, Brezilya, Çin, Hindistan ve Derinleşen Küresel Ekonomik Kriz. Türkiye çıktığı küresel dev olma yolunda iç ve dış organizatörlerce durdurulacak mı? Afrika vuvuzelalarının çıkardığı uğultu, yeni bir küresel dengenin kurulacağı kovandaki arıların sesini mi hatırlatıyor? İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya, Portekiz, İspanya gibi futbol devi olan ülkelerin 2010 Güney Afrika Dünya Kupası’nda çıkardığı zavallıca maçlar, bakılacak küresel kahve falında fincanın dibindeki telveler miydi? Türkiye, fikir babalığını yaptığı halde kurulan Milletler Cemiyeti’ne katılmayan ABD gibi, bu kupaya dışarıda kalarak farkında olmadan kendi rengini falın dışında mı tutmuştu? Vuvuzela baskını küresel ekonomik kriz gibi Türkiye’yi teğet mi geçecek? İnceleyeceğiz. … 31 Mayıs 2010 günü sabah, henüz güneş doğmadan Mavi Marmara gemisinin önderlik yaptığı abluka altındaki Gazze’ye insani yardım götüren gemi filosu, İsrail’den 73 mil uzakta, uluslar arası sularda seyrederken İsrail Ordusuna …
Devamı »Ailelerin Dramı, Bireylerin Çözülüşü; Can Çekişen Ruhlar
Olumsuzlukları görmekten, onları konuşmaktan ve birbirleriyle didişmekten başkaca şey yapmayan insanların ruhları yavaş yavaş ölüyor. Ruhların ölürken topluca çıkardıkları o dehşet verici uğultu bebelerin kulaklarını zehirliyor; asıl depremi bebelerin sebepsiz haykırışları haber veriyor; onların masum ruhları canhıraş feryat ediyor.. Evlerin içinde, sokaklarda, okullarda, iş yerlerinde ve daha birçok yerde insanların arasında büyük bir çatışma var; büyük bir depremden önce yerin derinliklerinden gelen o dehşet verici uğultu gibi bir uğultu kol gezmekte bu ülkede. İnsanların diğer insanlardan duydukları sesler, hiç kimsenin isteklerini anlatmıyor; istekler karınlardan yükselemeyen seslerde kilitlenmiş; onların zıddı ulaşıyor kulaklara. İnsanlar konuşamıyor ve anlaşamıyorlar; sürekli itiyorlar birbirlerini, incittiklerini dahi düşünmeden. Geçen her gün dışlanmış, aşağılanmış duygular birikiyor. Olumsuzlukları görmekten, onları konuşmaktan ve birbirleriyle didişmekten başkaca şey yapmayan insanların ruhları yavaş yavaş ölüyor. Ruhların ölürken topluca çıkardıkları o dehşet verici uğultu bebelerin kulaklarını zehirliyor; asıl depremi bebelerin sebepsiz haykırışları haber veriyor; onların masum ruhları canhıraş feryat ediyor.. Toplumların temeli ailelerdir; …
Devamı »Demokrasi Koşusu’nda Son Düzlük ve Nihâî Dalgalar
Türkiye’nin 2007’den beri süren arınma-hesaplaşma macerasında son ve en kuvvetli dalga 5 Nisan 2010 pazartesi sabahı neredeyse tüm kuru mevkileri ıslattı; bu mevkiler balyoz tehdidinin canlı bir şekilde sürdüğü mevkilerdi. Islattı diyorum, çünkü; gözaltına alınma operasyonu öğle saatlerinde durduruldu. Operasyonu yapan savcıları kanunsuz bir şekilde görevden almakla suçlanan İstanbul Başsavcısı Engin’in 6 Nisan tarihli Millet’te yayınlanan, ”Esasen örgütlü suçlar birimimizde kamuoyunda ’Balyoz’ adı verilen bu soruşturmayı yürütmek ve koordine etmekle başsavcıvekilimiz görevlidir. Bu soruşturmanın başında oradaki başsavcıvekilimiz vardır. Başsavcıvekilimiz çalışma arkadaşlarının arasında bir görev değişimi yapmıştır. Kendi çalışacağı arkadaşları arasında yapmış olduğu bu değişiklik makul sebeplere dayanmaktadır. Tabii ki yeni görev verdiği savcı arkadaşlarımızın da dosyaları bir süre incelemesi ve tetkik etmesi gerekli olduğundan operasyonlara ara verilmiştir.” Şeklindeki açıklaması operasyonun durdurulduğuna yönelik resmi bir açıklama niteliği taşımaktadır. … Haber sitelerine düşen 78 muvazzaf asker kaydının önemi Gazeteport’un “İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin Balyoz soruşturması kapsamında başlatılan operasyona müdahale etmeseydi …
Devamı »Kozmik Analiz: Paslaşmak ve Ultrasonik Normaller
İç ve Dış Politika, Ekonomi, IMF, Barclays Bank, Başbuğ, EMASYA ve Merkez Ülke Türkiye Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 31 Ocak 2010’da, TRT 1’de ‘Enine Boyuna’ adlı programda rahatlamış bir ses tonuyla önemli mesajlar verdi. Yeni dönemin ‘Kapatma Davası Tehditli’ muktedir Başbakanı, ‘Sivil Diktatörlük’ etiketli yapay meşruiyet sorgulamasıyla alay edercesine TSK ile ilişkilerinde yaşadığı gerilimli yokuşun sonunda Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları ile ‘paslaştıklarını’ söylüyordu. Halk dilindeki bu soft mesaj, büyük bir değişim sürecinin diplomatik olmayan nihayet/netice bildirim imgesiydi. ”Oku, düşün, uygula, neticelendir” şeklindeki zincir direktiflerine kendisinin de uyduğunu göstermesi bakımından bu bildirim imgesi, zamanlama açısından da çok önemli ve çarpıcıydı. … Ordu ile Siyaset arasındaki erk mücadelesinde demokratik standartların yerleşmeye başladığına dair en somut ifade ‘Paslaşmak’tı. Fakat, bu imge de sorunluydu; Hiyerarşik Devlet Standartları, ‘Paslaşmak’ tan değil, Ex Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş’in görevdeyken imgeleştirdiği ’Tak diye emretmek, şak diye yerine getirmek’ disiplinini gerektirmektedir. Başbakan, demokrasi çarklarının yerleşmesinde …
Devamı »Neo-Türkiye: Yükseklik Korkusuna Yer Yok
Türkiye’nin Benlik idrâki, Türkiye’nin Kıskaca Aldığı Üç Ağır Hasta: ABD, AB ve İsrail, Emperyalist Neo-Con Genlerinin Kuşattığı Hussein’i Adında Yük Olarak Gören Zavallı Obama, Enerji Savaşları Irak’ın Yağmalanan Petrol Rezervleri, İran ve Petrol Tröstlerinin Savaş Çığlıkları. “Bölgemizde uçan kuştan haberimiz olacak ve gereğini yapacağız.” Ahmet Davutoğlu, TC Dışişleri Bakanı, 07.07.2010, TBMM Sekiz yıllık koşu sonunda bugün sırtı terli bir yarış atı gibi burnundan soluyan Türkiye, oynanan büyük oyundan kaynaklanan saiklerle önüne çıkarılan Anayasa Mahkemesi engelini aşmış olmaktan dolayı daha rahat; kazandığı büyük özgüvenle 12 Eylül referandumuna doğru korkularını azaltarak ilerliyor. Terini rahvan yürüyüşle soğuturken, içeride ve dışarıda tartışılan ‘Benlik İdrâki’ni, üçüncü dünya ülkelerinden klonlanıp kendi ruhuna monte edilmiş bulunan resesif genlerini ayıklayarak, milenyum’un üç ağır hastası ABD, AB ve İsrail’e dayatmaya devam ediyor. Tüm görünüm parametrelerine göre de sonuç fena değil; üç ağır hasta paniklemiş durumda. … ABD, kendisini hariçte tutarak Avrupa Birliğini daha doğrusu Sarkozy ve Merkel’i Türkiye’nin kaybedilmesinde …
Devamı »Neden Ahmedinejad?
Dünya yeniden şekilleniyor. Ve bu şekillenme I.ve II. Dünya Savaşları öncesinde yaşanan şekillenme sancılarından çok daha farklı bir bunalımın sancılarını yaşıyor/yaşatıyor. İnsanlık tarihinin ilk ve tek vizyonsuz şekillenmesi gibi görünse de bu şekillenme, bilgi, güç ve ideoloji çatışmalarıyla yaşanan bir şekillenme değil. Demografik unsurların egemen stratejistleri baskı altına almasıyla başlayan ve alışılagelmiş kapitalist argümanların tıkanmasıyla da zirveye çıkan bu büyük insanlık bunalımı, insanları ve ülkeleri yeni şekillenmenin merkez motor ülkelerinin hızla değiştiği ve çeşitlendiği bir çalkalanmaya doğru çok yüksek bir hızla itiyor. İnsanlık çok ciddî bir tehlikeyle karşı karşıya. … Amerika Birleşik Devletleri’ni dış politika parametrelerini tamamen değiştirmeye ve diğer ülkelerle eşite yakın ilişkiler geliştirmeye zorlayan, İngiltere’yi milletvekili maaşlarını tartışmaya mecbur bırakan, Rusya’yı diktatörlük özellikleri hızla artan bir toplumsal teslimiyete sürükleyen, Avrupa Birliğini Almanya ve Fransa’nın ulusalcı çıkarlarını koruma politikalarına mahkûm eden ve sayılan ülkelerin peyki konumundaki ülkeleri kimi zaman demokratik, kimi zamanda totaliter nitelikleri artan ülkeler olmak gibi iki …
Devamı »Masonik Oyun Sürüyor : “The Game in Progress”
“Türkiye, Londra ile Pekin’in tam ortasındadır.” Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan, Ankara Lojistik Üssü ve Gümrük İdarî Birimleri Açılışı, 15.10.2010 Türkiye’nin Masonik Sorunları; Kürt Sorunu, Başörtüsü Sorunu, Füze Kalkanı, İsrail, ABD, AB, Rusya ve İran, Türkiye-Çin Stratejik İlişkileri, Gelişmiş Ülkelerde Dikey ve Yatay olarak Genişleyen Ekonomik, Sosyolojik ve Siyâsî Kriz, Avrupa’da Irkçılık Türkiye, iç (Ekonomik, Sosyolojik, Politik) sorunlarını çözerken, dış sorunlarını da kendi oluşturduğu yeni bir düzlem ve kendi çizdiği yeni bir çerçevede çözmeye doğru ilerliyor. Füze kalkanı da bu düzleme taşınacak, çerçeveyi Türkiye belirleyecek; yeni yol haritası bu. Bu Harita’nın yapay iç ve dış sorunlarla masadan kalkması Türkiye’nin büyük geleceğini tehlikeye atacaktır. … Analizi yaparken teşhisi doğru koymak gerekiyor; Türkiye’nin sorunlarının tamamı masonik projelerin birer sonucudurlar. 12 Eylül referandumu kronikleşen iç ve dış sorunların (değişen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ve yeni anayasa çalışmaları) teşrih masasına yatırılmasının önündeki tüm engelleri ortadan kaldırdı; referandumun en önemli sonucu masonların devletin derinliklerinden temizlenebilmesinin yolunun …
Devamı »Medeniyetler Savaşı’na Giden Yolda Nasreddin Hoca’nın Çocuklarına Karşı Stratejik Bir Hamle; Füze Kalkanı Projesi
“Bu planlama beni Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi cephe ülkesi haline getirmemelidir.” Ahmet Davutoğlu, TC Dışişleri Bakanı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu, Kasım 2010 Dünya’nın topyekûn yeni bir kanlı savaşa sürüklendiğinden endişelendiğimi ve adı Medeniyetler Savaşı olacak olan bu savaşın somut olarak da başladığını söylersem kehanetle suçlanır mıyım, bilmiyorum. Fakat belirtiler, yaşlı yerkürenin tüm kılcal damarlarına kadar sinmiş bulunan bu savaşın büyük adımlarının atılmaya başlandığını düşünmeme neden oluyor. … Güney Kore’nin başkenti Seul’de düzenlenen ve iki gün(10-12 Kasım 2010) süren G-20 Liderler Zirvesi’nde, COEX Kongre Merkezi’nin koridorları, Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Lavrov’un ‘Dünya’da soğuk savaşın sona erdiğini’ belirten ifadeleriyle yankılanırken, Dünya’nın Merkezi (Spesifik ilişki: Nasreddin Hoca Teoremi)’nde bir insanın zihni, kaotik yerküre konseptinin, savaşan yerküre konseptine dönüştürülmüş olduğunu fark ettiğini sanıyordu. Kuşkusuz Lavrov’un sona erdiğini söylediği süreç, soğuktan sıcağa geçişin temel tabanına atıflarda bulunmuyordu. Lavrov, daha özel bir şey söylüyordu; Rusya Federasyonu ile NATO arasında her an sıcak savaşa dönüşebilecek …
Devamı »Yasemin Ayaklanmaları ve Mumya Diktatörler; Aslında Neler Oluyor?
“Kendini yakmak, Kuzey Afrika’daki gençliğin hissettiği derin acıyı yansıtıyor. Gençler durum üzerinde hiçbir kontrolleri olmadığını hissediyor ve isyan ediyor.” Pierre Vermeren, Sorbonne Üniversitesi Kahire’nin Tahrir Meydanı’nda on sekiz gündür bekleyen mısırlılar, otuz yıllık başkanlarının -dünyanın neredeyse tüm kanallarının canlı yayınla verdiği, ancak banttan yayınlanan- konuşmasını gecenin bir yarısı (10.02.2011; 23: 20) ellerinde ayakkabılarını sallayarak dinlerlerken, televizyonların akşamdan kalan altyazılarında hâlâ ‘CIA Başkanı: Mübarek bu gece istifa edebilir’ cümlesi kayıp gidiyor; Mübarek ise, ‘yabancı diktasını asla kabul etmeyeceğini’ söylüyordu.(1) Müslüman, Hıristiyan, Liberal, Solcu ve bilumum tüm farklı düşüncelerden binlerce mısırlı, Arap dilinin o gök gürültüsü gibi kısa ve bıçak gibi keskin haykırışlarıyla, Mumya Diktatör Hüsnü Mübarek’e “Erhal” (Git) diye bağırıyordu. Her yıl Amerika Birleşik Devletleri’ nden iki milyar dolar hibe alan, son hastalığında bütün İsraillilerin -neredeyse topluca- ölmemesi için dua ettiği Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, olağan organizatör ABD’nin, istifa baskılarına karşı ‘yabancı diktası’ perdesine tutunmuştu ve onurdan bahsediyordu. ABD ve …
Devamı »Küresel Kur Savaşları; ABD’nin Dünya’ya Karşı Sürdürdüğü Para Savaşı ya da Geleceğin Beyaz İsviçre’si; Türkiye
-Global Currency Wars; US Monetary War Against The World or Future White Switzerland; Turkey- Mavi gezegenimizin uzaydan çekilen fotoğrafları ve imitatif video görüntüleri, insan ve diğer canlıların fiziksel hareketleri, sözleri, davranışları ve ilişkileri ile örülmüş görünür-görünmez agresif-regresif-pasif ağların hiçbiri ile ilgili detaylar içermez. Maksimal kadrajla bakıldığında aslında her şey güzel görünür; savaş meydanlarında can alan savaşçılar bile yeterli bir yükseklikten alınan görüntülerde, tarlada çalışan işçiler ya da futbol sahasında skor yapmaya çalışan futbolcular gibi hareketli nesneleri anımsatırlar. Ancak; mavi gezegene yaklaşıldıkça detaylar kaba hatları ile belirginleşerek ilişkili oldukları sistemleri görünür hale getirirler. Görsel hız arttıkça kaba detayların görünürlükleri doğru orantılı olarak artar; kadrajı taşıyan mekanizma mavi gezegenin herhangi bir yerine konuşlandırıldığında görülebilir şeyler sınırlanır ve kadraj, daha dar alandaki detaylara odaklanır; sistemlerin diğer sistemlerle ilişkileri gözlemlenemez olur. … Küresel Kur Savaşları konseptinde süren yüksek dozlu tartışmaların gittikçe sıklaşan stratejik hamlelerle her gün ivme arttırdığını ve bu ivmenin denge görünümü altında …
Devamı »