İnternet mecrası her geçen gün gelişiyor, büyüyor. Bunun artıları olduğu kadar eksileri var. Büyümenin niceliği kadar niteliğinin de önemli olduğu gözden kaçıyor. ‘Tık’ odaklı, içeriği görsel ağırlıklı listelemeler veya birtakım testler; kolay okunuyor, kolay ziyaretçi kazandırıyor. Bu yüzden girişimciler, ne yazık ki yatırımlarını daha çok bu alana yönlendiriyor; bu alandan kazanmayı oldukça kolay buluyor. Ancak nadir de olsa internette özgün ve nitelikli içerik üretmeye odaklı girişimler de olmuyor değil. Hişt! Hişt! bunlardan biri. Edebiyat alanında son zamanlarda ‘dijitalleşme’ adına sevindirici gelişmeler yaşanıyor ve edebiyatın, internet ortamında yer alması, güçlü ve alternatif içerik sunması açısından oldukça önemseniyor. Hişt! Hişt! bu bağlamda ele alabileceğimiz bir çalışma ancak onu benzerlerinden ayıran en büyük özellik ‘öykü’ odaklı olması; öykü dergiciliği kavramını bir anlamda internete taşıması. Hişt! Hişt! bu ilgi çekici ismini ise bir Sait Faik Abasıyanık öyküsünden alıyor. Okurlarına öykülerle örülü bir dünya sunan Hişt! Hişt! geçtiğimiz günlerde internet üzerinden yayın hayatına “Merhaba” dedi. …

Edebiyat alanında son zamanlarda ‘dijitalleşme’ adına sevindirici gelişmeler yaşanıyor. Geniş ve güçlü yazar kadrosuyla internette yayın yapan kolektif bloglar, matbu dergiciliği dijital mecraya taşıyor… Günümüz dünyasında dijital mecra ile edebiyat dünyası gittikçe iç içe bir hâl alıyor. Önce Twitter’dan, katılımcı sözlüklerden ve bloglardan gün yüzüne çıkan yazarlar kitaplarını çıkarttı; ardından yazarlar ve şairler sosyal medyada yer alarak kendi güçlü konumlarını daha da sağlamlaştırdılar. Tüm bu bağlamda bizler de edebiyatımızda son zamanlarda dijitalleşme adına sevindirici gelişmeler yaşanıyor diyebiliriz. Geniş ve güçlü yazar kadrosuyla internette yayın yapan kolektif bloglar, matbu dergiciliği dijital mecraya taşıyor. Kolektif bloglar demek artık bir anlamda günümüzün dergiciliği demek oldu. Edebiyatı, dergilerden takip ederek ‘okuyan – yazan’ insanlar, artık kolektif bloglardan takip ediyor edebiyatı. Buna bir örnek de kendi ‘Kaknüs’ felsefesiyle kendi akımını oluşturmuş olan Son Kaknüsler… Okurlarını “Puro içen şair gangster olur mu?” sorusu ile karşılayan Son Kaknüsler; edebiyatımızın genç, dinamik ve kaliteli kalemlerini bir araya getiren kolektif …

Murat Tavlı. Oyuncu, yazar ve aynı zamanda bir Twitter fenomeni. Kadın – erkek ilişkilerini hüznü ve mizahı karıştırarak kendi anılarını da baz alıp kitaplaştırdı. Kitabın adı “Hanfendi Bi’ Bakar mısınız?” Kitabın bir sosyal medya fenomeni olan Murat Tavlı‘dan çıkması bir yana, kitabın sıra dışı tanıtım videoları; kitabın ve yazarın takipçilerini her bölüm daha da eğlendiriyor. Videolar şirinleşiyor, komikleşiyor ve gittikçe daha da sıra dışı bir hal alıyor. Aslında bizim de SMH olarak bugünkü bu kitapla ilgili yazımız kitabın içeriğinden ziyade tanıtım politikası ile ilgili. Kitapla ilgili hazırlanan video çalışmaları “viral” kavramına yeni bir boyut getirir cinsten. Süreler ise tahmin edeceğiniz gibi oldukça kısa doğal olarak. Kitap hakkında merak edeceklerinizi için arka kapak yazısından kısa bir özet geçelim: “Hayatıma giren insanlar mı yanlıştı, yoksa zamanlar mı hiç bilemedim. Fakat âşık olmaktan, sevmekten hiç vazgeçmedim. Talihsizdim, hayatımdaki kadın için odun olmaktan bir adım öteye geçemedim. Çözeceğim ulan bu kadınların olayını dedim. Araştırdım, gözlemledim, …

Galatasaray’ın Avrupa’da ve Süper ligde aldığı başarısız sonuçların ardından taraftarlardan ilginç protestolar geldi ve bir taraftar ‘Bir takım ve sessizliği’ isimli protestosunu Youtube’de yayınladı http://mirziamov.ru/zaym-bez-otkaza . Özellikle son dönemde peş peşe alınan mağlubiyetler, sosyal medyada gerek mizahi, gerekse eleştiri anlamında gündemde kalmıştı. İşte o taraftarın o protesto videosu [ot-video type=”youtube” url=”http://www.youtube.com/watch?v=pErqppBMJxQ”] Protesto Facebook, Twitter gibi sosyal mecraların yanı sıra sözlüklerde ve bazı haber sitelerinde de yer aldı.

Sosyal medya kullanım türüne göre kendi içinde de çeşitli alt gruplara ayrılıyor. Örneğin Facebook daha çok insanlar arası ilişkiye ve iletişime yönelikken Twitter daha çok bir mikroblog hizmeti veriyor. Ya da bildiğiniz üzere Instagram, anı yakalayıp paylaşma sitesidir. Sosyal medyanın önemli ayaklarından biri de Türkiye’deki katılımcı sözlük siteleridir. Ekşi, Uludağ ve İtü’nün başı çektiği bu grupta insanlar sözlüklere katılarak çeşitli kelime, gündem ve kavramlara kendince yükledikleri anlamları, kendilerindeki karşılıklarını tanım biçiminde giriyor. Şimdi tüm bunlara bir alternatif olarak da Türkiye’de yeni bir sosyal mecra doğuyor: Tampüs.net Tampüs’te Hayat Şimdiye dek bahsettiğimiz her bir sitenin kendince kullanıcıları, kendi geniş hedef kitleleri var. Dün itibariyle son denemeleri tamamlanarak yayına açılan Tampüs.net de bu yolda emin ve iddialı adımlarla ilerleme yolunda. Tampüs.net üniversite öğrencilerini ve Türkiye’nin genç nüfus potansyelini merkeze alan, onların her kategoride istediği içeriği uygun bir şekilde paylaşmasını sağlayan sosyal bir site. Sitede Gündem/Haber, Kültür/Sanat, Kitap/Dergi, Sinema/Televizyon, Sosyal Medya, Fotoğraf, Edebiyat/Tarih, …

Geçmiş tarihli haberleri günlük bir akışa çevirerek, günlük gazete mantığı ile hareket eden internet sitesi, güncel haber sitelerinden farklı olarak her gün, o güne ait geçmiş yılların haber kupürlerini yaşam, politika, spor, magazin, kültür-sanat eğitim, ekonomi, bilim başlıklarıyla yer veriyor. Gazetede, 1930’da şehir hayatında artan hırsızlık vakalarından, 1954 yazında İstanbul’da artan trafik haberine, 1965 yılında “Toprak reformunu İnönü’ye ilk defa ben ilham ettim” diyen Hatice Ceylan haberinden, 1968’de üniversitelerin süresiz kapatılmasına ve Özal’ın 1987’de “Türkiye’de İran benzeri bir rejim kurulamaz” açıklamasına kadar geniş bir tarih skalasını kapsayan haberler okunabiliyor. Geçmişe bakış açısını arşiv ve tarihte bugün niteliğinden çıkarıp bir adım daha öteye götüren proje, geçmişi, olaylar, tarihler ya da kişiler temelinde değil, kişi ya da toplumda bıraktığı duygular çerçevesinde değerlendiriyor, haber seçkisini ve yayın akışını bu doğrultuda belirliyor. “Geleceği bilen tek gazete” sloganıyla yola çıkan Geçmiş Gazete, gündeme dair parallellikler de kurarak geçmişten bugüne bir ayna vazifesi görüyor, eski tarihli …

Mizah sitesi Zaytung’un dün sabah saatlerinde espri amaçlı girdiği bir son dakika sitenin başını çok ağrıtacağa benziyor. 2013’te peş peşe gelen ünlü ölümlerine de atfen, hakkında yıllardır “öldü” haberleri yayılan Münir Özkul ile ilgili site, şu espriyi yaptı: “Ve Münir Özkul 2014’ü de gördü…“ Sitenin bu esprisinin ardından sosyal medyada tepkiler gecikmedi. Son dakikayı Twitter hesabından da yayınlayan Zaytung sitesine takipçilerinden sert eleştiriler geldi. Eleştirilere Twitter üzerinden bakmak için tıklayınız. Sözlük Kullanıcıları da Sessiz Kalmadı! Öte yandan konuyla ilgili katılımcı sözlüklerden (Ekşi, Ulu, İtü) de yoğun tepki oluştu. Kimi sözlüklerde konu Zaytung ve Münir Özkul başlıkları altında gündeme getirilirken, kimi sözlüklerde ise “Zaytung’un Münir Özkul Terbiyesizliği” şeklinde ayrı başlıklar açıldı. Sözlük kullanıcılarından bazıları yapılanın bir mizah olduğunu savunurken, bazılarıysa yapılanın terbiyesizlik olduğu görüşünü savundu. Zaytung.com: “Kanserden dahi mizah yaparız, hassasiyetimiz yok!” Zaytung’un kurucusu Hakan Bilginer ise bu tip tepki alan içerikler için çeşitli röportajlarında, “Toplumsal kırmızı çizgileri pek de umursamıyoruz. …

Artık hayatımızın dijitalleştiğini ve her şeyin artık internet ve sosyal medya üzerinden döndüğünü ve döneceğini iyice içselleştirdik, idrak ettik. Bloglar da yine sosyal medyanın en önemli parçalarından biri. Sosyal medya sadece değişim dönüşüm sağlamıyor aynı zamanda var olan geleneksel medyaya da katkıda bulunuyor. Sosyal medya sayesinde geleneksel medyada da kendilerine yer bulmayı sağlayan birçok yüz ve isim olmuştur. Sosyal medyanın kitap dünyasına ne kadar çok yeni kalemler kazandırdığını bilmeyenimiz yoktur örneğin.  İşte “Kendi Alın Yazını Kendin Yaz” kitabı da bu örneklerden biri… “Kendi Alın Yazını Kendin Yaz”, bir blog yazarı olan Zekeriya Beşirli’nin okurlara kazandırdığı yeni bir kitap. Kendi blog adresi olan “İnsan Nereye Koşuyor?” başlıklı http://kisiselbutunluk.blogcu.com adresinde yayınladığı makaleleri ile bir anda yüzlerce okura kavuşan Beşirli’nin yazıları, aynı zamanda birçok haber sitesinde de yer aldı. Beşirli, kitap çalışmasıyla birlikte birçok makalesini blog sayfasından çekti ve “Kendi Alın Yazını Kendin Yaz” isimli kitap çalışması için yeniden sadeleştirdi. Kitapta bireysel yaşamı zorlaştıran …

Birçok kişi ve kurum artık sosyal medyada ve sosyal medyada nasıl göründükleri onlar için önemli. En azından kendileri bunu böyle olarak görüyor. Kurumun bir Facebook iletisine oldukça kötü yorum veya yorumlar gelebilir. Bu da onları çok üzer. Ya da katılımcı sözlüklerden girilmiş olumsuz, hatta sert birkaç yorum yasa bile boğabilir bazı kişi ve kuruluşları. İşte tam da bu noktada yorum yönlendirilmesi amaçlı, tanıdıkların hesaplarından ya da açılan sahte hesaplardan; firmanın Facebook, Twitter iletisine veya sözlükteki, özellikle de önemli ve etkili bir sözlük ise, başlığının altına kullanıcıların fikrini yönlendirmek hatta biraz da kişi veya kuruluşun kendisini tatmin edeceği yorumlar girilir. Aslında Facebook’ta çok da fark edilmez ama zaman zaman sözlüklerde bu tip durumlar fark edilince ifşa etme yoluna gidilir. Bu tip yorum yönlendirmelerle ilgili incelemelerde bulunulduğunda ilgili kuruluşun, karşı tarafın da kasti ve markaya zarar verici, yalandan yönlendirme amaçlı yorumlar girdiğini iddia eder. Bu, zaman zaman internette bir savaşa bile dönüşür …

Milyonda bir görülen Gardner Sendromu hastalığının pençesinde, yaşam savaşı veren Refiye Yılmaz için Twitter’dan yardım çağrıları yağdı. Türkiye gündemine gelen Refiye’nin yaşaması için Amerika’da ameliyat olması gerekiyor. Tedavi için 1 milyon dolar paraya ihtiyaç duyulan Refiye için twitter’da #RefiyeYılmazİçin AcilYardımGerekli ve #RefiyeYILMAZ hastaglarında yardım çağrısında bulunuldu. Refiye Yılmaz, Tekirdağ’lı. Daha önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanan ancak milyonda bir görülen hastalığı dolayısıyla gidemeyen ve tedavi olacak parayı toplamak için gece gündüz çalışan Refiye Yılmaz daha 23 yaşında. Doktorların, tedavi yapılmazsa 6 ay içinde kaybedeceğimizi söylediği talihsiz genç kız için sosyal medya kenetlendi. “Henüz hayatımın baharındayım; kefen değil, gelinlik giyinmek istiyorum” diyen genç kız, hem interaktif sözlüklerde hem de Facebook, Twitter gibi mecralarda gündemde tutuluyor ve yardım için herkesin seferber olması çağrısı yapılıyor. Twitter’da konuyla ilgili olan hashtaglar: #RYyaz2868eYollaRefiyeHayatBulsun #RefiyeYILMAZ #RefiyeYılmazİçin AcilYardımGerekli Yılmaz için ayrıca RY yazılıp 2868‘e gönderilmesi takdirde faturalı hatlar aracaılığıyla Kızılay üzerinden yardım yapılabileceği açıklandı. Refiye Yılmaz için …

İroni içeren kurgu haberleriyle bilinen Zaytung, yayınladığı haberlerden bazılarını yayından çekti. Bunlardan biri “Son Dakika” olarak girilen haber, diğeri ise uzun haber içeriğinde. Son Dakika: “Allah yok, din yalan” içerikli karikatürü ile yargılanacak olan Bahadır Baruter’in duruşmasına sürpriz tanık olarak gelen Cebrail (A.S.) alkışlarla karşılandı… Bu içerik, bir okur tarafından şikayet edildi ancak savcı takipsizlik kararı verdi. Fakat karar verilene kadar sabredemeyen, daha doğrusu verilecek karardan korkan sitenin yöneticileri, içeriği korkudan yayından kaldırdı. Karar sonrası ise tekrar yayınlamadı. Bir başka haber ise bayramda akrabaları ziyaret eden ailenin yediden yetmişe nefret kazanmasıyla ilgiliydi. Bir kaymakamın fotoğrafının kullanıldığı haber, fotoğrafın sahibini çileden çıkardı ve siteye gönderdiği öfke dolu mesajla fotoğrafın ‘lakayık’ olarak tanımladığı bu siteden kaldırılmasını istedi. Ancak ya yine çok korktular ya habere başka alternatif fotoğraf bulamadılar , ekip haberin tamamını kaldırdı. Ancak asıl neden haberin ortalamanın çok altında kalan espriler taşıması idi, bu şikayet bu haberin kaldırılması için bir bahane …

OSMAN SINAV DUR DURAK BİLMİYOR, “AŞK KIRMIZI” DİYOR! Durmak bilmeyen usta yönetmen Osman Sınav; son filmi “Uzun Hikaye” daha sinemalardayken, yeni filmi “Aşk Kırmızı”nın çekimlerine başladı! Senaryosu Sınav’a ait olan bu hüzünlü, sarsıcı ve tutku dolu aşk filmi; başrolleri paylaşan Nurgül Yeşilçay, Tayanç Ayaydın, Ezgi Asaroğlu ve Teoman Kumbaracıbaşı’nı ilk kez bir projede bir araya getiriyor! Usta yönetmen Osman Sınav; son filmi “Uzun Hikaye”nin sinemalarda gösterimi sürerken senaryosu kendisine ait olan yeni filmi “Aşk Kırmızı”nın çekimlerine Antalya’da bir otelde başladı. Aşkın hüzünlü, sarsıcı ve tutku dolu hikayesini seyirciyle buluşturacak olan “Aşk Kırmızı”; oyuncu kadrosuyla da dikkatleri çekiyor. “Aşk Kırmızı”da başrolleri; aynı yıl Altın Portakal ödülü kazanan, Türk sinemasının en etkileyici kadın oyuncularından Nurgül Yeşilçay ve aynı zamanda Locarno Film Festivali “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünün sahibi yakışıklı oyuncu Tayanç Ayaydın’ın yanı sıra, genç yaşına rağmen birçok dizide ve sinema filminde izleyiciyle buluşan Ezgi Asaroğlu ile yine birçok projede yer alan Teoman Kumbaracıbaşı paylaşıyor. …

12 Ekim’de izleyiciyle buluşan Uzun Hikaye filmi yediden yetmişe herkes tarafından çok beğenildi. Film, kulaktan kulağa yayılarak gittikçe artan bir ilgiyle karşılaştı ve şüphesiz ki, bunda en büyük paylardan biri de sosyal medyanın… Daha önce de nice film ve dizilerin sosyal medyada beğenilmesi, olumlu yönde konuşulmasıyla, birden bire patlamasına şahit olmuştuk. Birçok reyting sorunu yaşayan dizi, sosyal medyanın arkasında durmasıyla yayından kalkmadan sezonlarca devam etmeye başladı. Yine gişe sorunu yaşayan filmler de sosyal medyanın desteğiyle bu sorunlarını aştılar… İşte Osman Sınav’ın Uzun Hikaye’si de sosyal medyada birden bire patlama gösterdi. Özellikle herhangi bir eseri veya sanatçıyı kolay kolay beğenmeyen yazarlara sahip; Ekşi, Ulu, İtü gibi birçok interaktif sözlük sitesinde başlığı açılan filme sayfalarca entryler girildi. Bu entrylerin neredeyse tamamı olumlu yönde… Yine filmin Facebook ve Twitter sayfaları da takipçi sayısı olarak halkalı eskort geriden gelerek, Uzun Hikaye’den daha iddialı yapımların dahi sayfalarını geçti ve her geçen gün bu sayı daha …

Dikkat ederseniz yazarlarına değil, kullanıcılarına diyorum… Her neyse… Önce sadece üniversite öğrencilerini okuduğu okuldaki bilgilerini alarak istediği an enseleme peşinde olduğunu daha önceden yazmıştık. Bunu kimileri, “İnci Sözlük zeka testi yapıyor, bakalım kim açığı yakalayabilecek diye. Yoksa isim-edu.tr@ornekuzanti.com ile de kayıt olunabiliyor aslında” şeklinde kendilerinin bile inanmayacağı şekilde savunsalar da sözlükte şu an yazan bir sürü üniversite öğrencisi var ve üstelik bu verdiği ‘okul.edu.tr’ bilgileriyle rahat enselenebilecek durumda… Çünkü kayıt olmak için bu bilginin verilmesi istenmiş, onlar da vermişti… Gel gelelim sözde özgürlükçü ve bu sözde özgürlükçülükle nam yürüten sözde sözlük sitesinin kullanıcılarına yeni yaptığı baskıya… İnci Sözlük yazan kullanıcısının ip adreslerini yazdıkları yazının yanında o kullanıcılarına göstermeye başladı! Yani siz bu sözlükte bir şey yazıyorsunuz ve bunu gönderiyorsunuz diyelim. Eklendikten sonra size, yazdığınız yazının yanında ip adreslerinizi gösteriyor. PEKİ BU NE DEMEK? Zaten internet siteleri gerek yorum yaptığınızda gerek buna benzer işlemlerde kullanıcıların ip adresleri site tarafından alınır. Bu, bir anlamda mecburidir. …

Sosyal medyanın haylaz çocuğu olarak görülen ve yaptıkları ile zaman zaman dikkatleri üzerine çeken İnci Sözlük, artık sadece üyelere mi açık? Bilindiği üzere site, Digiturk’ün yayın hakkını gasp ettiği gerekçesiyle kapatılmıştı. Bir başka adresten daha yapan İnci Sözlük’e bu adresten ziyaretçiler DNS ayarlarını değiştirmeksizin ulaşabiliyor. Geçtiğimiz günlerde bu adresten siteye giriş yapan ziyaretçi ve kullanıcılar alışılmadık bir şeyle karşılaştılar. Karşılarına karmadan herhangi bir başlık çıkmamış, sol çerçeve ise kapanmıştı. Kullanıcı girişi için bir ara yüz çıkıyordu sadece. Önce “İnci Sözlük, sadece üyelere mi açık olacak?” sorusu geldi akıllara ama iş başkaydı… Kullanıcı girişinin dışında hesabı olmayanlar için “kayıt ol” bağlantısı vardı. Çok geçmeden belli bir süre sonra anlaşıldı ki, site, yeni üye alımlarına başlamış ve bu şekilde duyurmuştu. Çünkü şu an site normal halde herkes tarafından okunabiliyor. Ve kayıt ol butonuna tıkladığımızda “Şu an için yazar alımı yapmıyoruz” yazısı değil, üye kayıt formu çıkıyordu. Birçok insanın beklediği ‘İnci Sözlük yazar alımları’ başladı! İnci Sözlük …

Bilindiği üzere mizah açısından bol malzemeli bir ülkede/dünyada yaşıyoruz. Ancak medya ve mizahçılar bunu gözardı ederek bu kaynaktan beslenmiyorlar… Sosyal medya bu anlamda da büyük bir boşluğu dolduracağa benziyor… Bir elin parmağını geçmez belki de markalaşmış mizah siteleri… En bilindik olmayı başaran sayfalar ise Bobiler, Alkışlarla Yaşıyorum, Komikaze, Zaytung, Krampon.net denebilir… Son zamanlarda sosyal medya üzerinde içerikleri paylaşılırken birçok kişi tarafından yeni fark edilmeye başlanan bir mizah sayfası bu alanda internette yeni bir alternatif olabilecek gibi duruyor… Sitenin adı, Kemiksiz Dil ! “Dilin kemiği yok!” sloganıyla yayın yapan başarılı mizah sitesi, kemiksizdil.net adresinde ikamet ediyor… Herhangi bir ideolojiye hizmet etmiyor… Kemiksiz Dil, sadece insanları gerçek anlamda gülmekten yerlere düşme noktasına getiriyor… Diğerlerinden en büyük farkı kategori ve içerik zenginliği olan Kemiksiz Dil, mizahın tümünü bir arada sunuyor. Yani bu zamana kadar komik video sitesi görmüş olabilirsiniz, yalan haber sitesi görmüş olabilirsiniz, karikatür sitesi görmüş olabilirsiniz, komik fotoğraf veya Photoshop’la yapılmış …

Sosyal Medya Haber üzerinde de kullanılan açık kaynaklı WordPress yazılımının 3.1 sürümü Türkçe olarak Şubat 2011’de çıkmıştı… WordPress 3.1 sürümü önceki sürümlere göre oldukça yeni özelliklere sahiptir. Panel renkleri daha değişik. WordPress 3.1 kullanıcılarına bir çok yeni özelliği sunuyor. Belirtildiğine göre bu son sürümde yeni bir yönetici barı var. Bu sayede her yere tek tıkla ulaşma imkanı sağlanmış. Ayrıca WYSIWYG ile link eklemenin oldukça kolaylaştığı yorumları var. Daha önce yazdığınız yazıları arayıp, bulmanıza ve site içi link vermenizi kolaylaştıran arama aracı da WordPress 3.1’de mevcut. Yani kısacası, WordPress 3.1 sürümü diğerlerine göre daha fazla özelliğe sahip. Zaten var olan özelliklerle birlikte 3.1 sürümüne has özellikler, WordPress’i çok iyi bilen bilmeyen tüm kullanıcıları için fayda sağlayacaktır… Şunu rahatlıkla belirtebiriz ki, WordPress kullananlara neden wordpress kullanıyorsun diye sorulduğu zaman artık şu cevabı daha rahat verebilecektir: WordPress kullanıcısını oldukça önemsiyor ve olabildiğince hızlı bir şekilde isteklerini yerine getirmeye çalışıyor…

İnternet siteniz var veya bir internet sitesi kurmayı düşünüyorsunuz. Bu; kişisel bir blog da olabilir, kitlelere hitap eden veya edecek bir proje de olabilir ya da kurumsal/firma sitesi de olabilir. Planınız her ne olursa olsun, doğru bir hosting firması çok çok önemli. Firma veya kişi adları vermeksizin ucuz hosting olayına bir göz atalım… Ülkemizde ve dünyada hosting işi yapan irili ufaklı birçok firma mevcut. Bazı hosting firmaları el yakarken, bazı hosting firmalarıysa, her nasıl oluyorsa artık, neredeyse sudan ucuza hosting veriyor… Tabii ki pahalı eşittir kalite diye bir şey söz konusu değildir ancak 20 liraya da hosting olamayacağı acı bir gerçektir. Üstelik ilgili firmaların çoğu, bu 20 liralık hostingin koca koca firmalar kadar kaliteli olduğunu iddia ediyor… İşin aslı, durum, böyle değildir. Bırakın 20 TL’yi, 40 TL’ye hosting veren firmaların çoğu bile maalesef bu işte başarısız… Peki ne gibi sıkıntılarla karşılaşırsınız? Benim hostinge 60 TL verecek param yok, zaten henüz iş …