Bir yazar ya da şair hakkında bilgi almak istediğimizde karşımıza çıkan ilk şey doğum tarihi, ölüm tarihi ve eserleri şeklinde oluyor. Yazarları, şairleri açılıp kapanan parantezlere hapsediyoruz. Bu yazıda rutinin dışına çıkarak yazar ve şairlerin kendimce ilginç bulduğum anılarını paylaşacağım.
Özdemir Asaf: R’leri söyleyemeyen Özdemir Asaf, bir gün taksiye biner. Taksici: “Buyyun Neyeye” der.
Taksici de R’leri söyleyemeyen birisidir.
Özdemir Asaf “Kayaköy” derse, taksicinin kendisiyle alay ettiğini sanacağı için, “Eminönü” der. Karaköy’de inmesi gereken Özdemir Asaf, Eminönü’de iner ve Karaköy’e yürür.
Sait Faik ve Orhan Veli: Orhan Veli ve Sait Faik parkta otururlarken, bir çingene kız yanlarına yaklaşır ve “Çakır, falına bakayım mı?” diye sorar. Sait Faik istemediğini söyleyince “Ya senin mektepli” der Orhan Veli’ye. Cebinde on kuruş bulunmayan Orhan Veli, Sait Faik’e “tosla on kuruş” dedikten sonra çingene kıza döner: “Ama sen bakmayacaksın fala, ben senin falına bakacağım.” Ve öyle bir fal bakar çingene kızına ki, kızın ağzı bir karış açık kalır.
Cemal Süreya: Cemal Süreya Darphane’de müdür; paranın yerinde şair müdür. Bütün yolsuzlukları tespit edip, rapor etmiş, Ankara’ya göndermiş, mükafat bekliyor. Ama ses yok. Bir daha yazıp bir daha göndermiş.
Çok geçmeden zamanın bakanı Darphane’yi teftişe gelir. Gelir ama Cemal Süreya’nın elini bile sıkmaz.
“Bu kapının arkasında ne var?” diyerek bütün odaları dolaşır. Cemal Süreya’ya hiç muhatap olmaz, yardımcılarına sorar. Bu kapının arkasında ne var, burada ne var.. İki saat dolaşıyor ve gidiyor.
Giderken Cemal Süreya der ki:
“Bir kapı var ki, onu size hiç açmayacağız”.
“Hangi kapı, ne kapısı” der bakan.
“Gönlümüzün kapısı”.
Bakan gider, bir rapor hazırlar: Darphaneyi gezdim, çok pis buldum. Müdür Cemalettin Seber’i (Cemal Süreya) görevden alıyorum. Cemal Süreya bu yazıyı alınca bir basın toplantısı düzenler, der ki:
“Bakan haklı, gerçekten de o gün şanlı Darphane, tarihinde ilk defa kirliydi. O da Sayın Bakanın burada teftişte olduğu saatlerdi.”