Modern hayatın bizlere en büyük dayatmalarından birisi sanırım acelecilik. Hep bişeyler yetiştirme telaşında olduğumuz için nerdeyse hiç dinlenmeye ve kendimizi dinlemeye fırsat bulamıyoruz. Modern zamanlarda, otellerde geçirilen tatiller bile gerçek manada dinlenme kavramından o kadar uzak ki. Bir hafta, asgari on gün süren tatillerimizde, verdiğimiz paranın karşılığını alabilme telaşıyla sürekli yer içer, alışveriş yapar, denize veya havuza gireriz. Bunları nerdeyse zevk almadan yaparız. Bunlardan arta kalan zamanlarda da televizyon veya sinema izler, konsere falan gideriz. Sessizce durup kendimizi dinlemeye hiç mi hiç vakit ayırmayız. Bunu yapmaya çalıştığımızda da hep başka bir iş çıkar veya beraberimizdekilerin baskılarına maruz kalırız. Zaten durup dinlemek, kendini dinlemek için başka bir yere gitmeye de hiç lüzum yok. Akşamın sessiz bir zaman diliminde de bunu başarabiliriz. Ama yoğun hayatlar buna hiç izin vermez çünkü kendimizi dinlemeye başladığımız an ne tür bir fasit dairenin içine sıkışmış olduğumuzun farkına varır ve bundan kurtulmaya çareler düşünmeye başlarız. Ama kapitalist hayatın …
Devamı »