Hayriye Ünal, Murat Üstübal’ın Dirim Kurgu kitabındaki dizge dışı şiire dair ipuçlarının izini sürdü.
PUT KIRICI ŞİİRE ALAN AÇMAK
(…)
Böylelikle “metin tarafından oluşturulmuş düşünce”nin yokluğu, şiir dünyasının bugünkü ilk sorunu olarak baş göstermiştir. Metinlerle düşünmeye başlayan insan Assmann’ın tabiriyle “ritüel bağdaşıklıktan metinsel bağdaşıklığa” geçmiştir. Fakat bugün yenidoğan şiirsel dünya, büyük oranda ritüel bağdaşıklarla yazmaktadır. Yazılanlar görünüşte yazıdır. Fakat mantığı ritüeldir. Kategoriktir. Sözlü kültürde “kendini devam ettirme arzusu”nun hayvani güçlülüğü, Ong’un ifadesiyle “topluluk duygusunu geliştiren” boyutuyla birleşince bugünün kazananı ancak ve ancak şiir cemaatleri olmaktadır. Kazanmaktan ne anlaşılıyorsa artık. Bireysel kalan her çaba ancak bireyin takati oranında sürdürülebilir ve metin tarafından oluşturulan düşüncenin encamı da buna bağlıdır.
*
Murat Üstübal yeni bir dirimsel estetiğin oluşturulmasına dair öngörülerini paylaşıyor okurla.
ŞİİRDE MİNÖRİTE: ALTBENLİK İLİŞKİLERİNE GEÇİŞ
(…)
Peki, anlamın süreğen hareketini de tam da değişen ve değişmeyen parçalar arasındaki ilişkiye borçlu değil miyiz? Bizim mimetik olarak saptadığımız tekrarlarla, poietik olarak yaratılanların -hadi daha alçakgönüllü davranarak söyleyelim- eklemlenmiş olanın birliği, daha doğrusu karşılıklı ilişkisi anlamın süreğen hareketinin koşuludur. İşte şiir, temelde sanat, anlamın süreğen hareketini takip ederek dirimcil kalır, bu hem dirimsel hem de kurgusal olanı, kurgunun dirimselliğini yani dirim kurguyu aletheia tarzında ortaya çıkarır. (…)
*
Ve
Carl Fernbach-Flarsheim’dan İSİMSİZ