Film, hayal denizinin dalgalarıdır. Bu sebeple film izlediğinizde, yönetmenin, senaristin hayal dünyasında gezinirsiniz. Ama bu kaide yaşanmış olayların beyaz perdeye aktarılmasında pek etkili olmuyor. Yaşanmış bir hadise filme çekiliyorsa eğer, izleyen kişi o olayı yaşamış gibi hissetmek ister. Fetih 1453, çok ağır bir konu üzerine çekilmiş bir film. Ağırlığını kaldırabilmek ise maharet ister. Bu ağırlığı kaldırabilmek için Faruk Aksoy büyük bir bütçe ayırmış filme. Film, konunun ağırlığını kaldırır gibi olmuş ama bir yerde bu ağırlık kendi üzerine çökecekmiş gibi titrediğini de farketmedik değil.
Gelelim filme…
Filmden spoiler vermek filmin bütünlüğünü ve heyecanını kaçırmayacağından, bundan rahatsız olabilecekler bu kısmı atlayabilirler:
filmin hikayesi belli: İstanbul’un fethi. tarihi olayların dışına çıkılamayacağını düşünebilirsiniz ki haklısınız. film, tarihçiler tarafından hala varlığı tartışılan Ulubatlı Hasan’ın hikayesi dışında tarihle çelişmiyor. Ulubatlı Hasan ise sanki Fatih’ten daha fazla ön plana çıkmış. Tamam, anlatılan, kimilerinin reddettiği, hikayesi fethin temel taşlarındandır. Ama Fatih Sultan Mehmet’i arka planda bırakmamaları gerekirdi. bir de Urban usta’nın köle pazarından aldığı ve kızı gibi gördüğü Era’nın, Ulubatlı’ya yavuklu olması ise filmlerin “esas kız- esas oğlan” muhabbeti klişesinden dolayı sırıtmakta. yani demek istediğim şu, zaten ulubatlı tartışmalı biri, bir de ona yavuklu vermişler…
neyse, biz fetih derken komutanların zekalarını, taktik hamleleri de görmek isterdik. filmin süresi gayet uzundu ama bazı yerlerde taktik planların, olayların arka planının anlatılması da gerekirdi. Mesela, gemilerin karada yürütülmesi fikrinin nasıl oluştuğu, Bizans’a gelen yardım gemilerinin Osmanlı donanmasını geçip Haliç’e girmesi daha detaylı anlatılmalıydı. Şahi topunun denenmeden cepheye götürülmesine ise hiçbir şey demiyorum. Filmle ilgili eleştireceğim bir başka husus ise, şehrin fethinden sonra değişen semt isimlerinin kullanılması oldu. Edirnekapı, Ayvansaray gibi semt isimleri sanıyorum Konstantinopolis fethedilmeden önce o isimde değillerdi. Bir an Merkezefendi, Yedi kule zindanları diyecekler diye çok korktum açıkçası.
Buraya kadar yazdıklarım moralinizi bozmasın. Ben bunları nazar boncuğu olarak görüyorum. Tarih bilinci oluşması açısından Fetih 1453 filmi çok sağlam bir kaynak olabilir. Bazı sahneleri dışında ders niyetine izletilebilir bu film. Görsel hafıza eğitimde önemli bir yer tutmaktadır. 120 filmi gibi, Fetih 1453 de çocuklarda tarih bilinci oluşturmak adına kullanılmalıdır. en azından fethi, sıkıcı tarih dersleri dışında öğrenmiş olur öğrenciler.
Filmin teknik kısımları ise Türkiye standartlarının çok üstünde. Görsel efektler başarılı olarak kullanılmış. Edirne, Roma, Ceneviz, Konstantinopolis modellemeleri çok başarılı. Hipodrom sahnesinde bunu çok kolay görebilirsiniz. yani fetihten önceki İstanbul çok iyi yansıtılmış. bazı kısımlarda görsel efektler sırıtmadı değil, ama o kadarını hoş görmek gerek. Ayrıca bu film için hazırladıkları Şahi topu ise çok başarılı olmuş. Urban ustaya selamlarımızı iletmemiz şart :)
Filmin oyuncu kadrosu ise rollerinin hakkını vermişler. Figüranlar, bir kaç ufak hatayı göz ardı edersek başarılılar. Dövüş sahneleri Hollywood’u aratmıyor. Sultan Mehmet karakterini canlandıran Devrim Evin, bu ağır rolün altından başarıyla kalkmış. Sadece Akşemsettin karakterine tam istenen şeklini verememişler.
Ben, bir filmi değerlendirirken müziklerine de bakarım. Müzikler, filme çok başarılı şekilde yerleştirilmiş. Atmosfere bizi çekiyor yani. ama ben yine de Fetih temalı bir albüm hazırlamış Can Atilla’nın bir parçasının (sultanlar aşkına ya da 1453 fetih olabilir) kullanılmasını bekledim. sonuna kadar da ümitle bekledim ama duyamadım. keşke olsaymış.
Filmle ilgili son bir not: Artık tarihimize oryantalist gözlerle bakmayalım. Hala, İslam şeriatı ile yönetilen bir devlette kadınları tesettüre uygun olmayan şekilde gösteriyorlar. buna dikkat edilmeli. en azından biz, kendimiz olmalıyız.
Filme 10 üzerinden 8 veriyorum. Gidin izleyin. pişman olmayacaksınız.