Geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bildiğiniz üzere Kanal İstanbul adlı “çılgın projesi”ni kamuoyuna açıkladı. Beğenen de oldu beğenmeyen de. Ancak nihayetinde, çekinceleri ve eleştirileri bir kenara bırakırsak, İstanbul’u küresel bir merkez ve çekim alanı yapmayı amaçlayan vizyoner bir proje olarak niteleyebiliriz. Ne var ki gerçek çılgın projenin bundan yaklaşık 3 ay önce BTK tarafından uygulamaya konulduğundan haberimiz olmamış. Açık söylemek gerekir ki BTK’nın 22 Ağustos’ta hayata geçecek uygulaması, devleti birey üstünde gören, “sen bilemezsin ben daha iyi bilirim” anlayışının son versiyonlarından biridir. Hele ki bu versiyonun dünyanın her noktası birleştiren dijital dünyaya uygulanmak istenmesini anlamak mümkün değil. Türkiye’yi, internete sansürde Çin, Küba ve İran’la aynı sınıfa sokmaya kimsenin hakkı yoktur, olamazda. Hele ki internetin belirli bir kalıba sokulamayacağı, Ortadoğu ve Afrika’da meydana gelen son gelişmeler neticesinde görülmüşken, Türkiye’de interneti devlet kontrolünde filtrelemek en hafif deyimiyle abesle iştigal etmektir. 22 Ağustos’ta uygulamaya girecek ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu’nca (BTK) hazırlanan “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar”da 4 paket oluşturulmuş. Aile, çocuk, yurtiçi ve standart paket. Bunlar arasında “standart paket” internete herhangi bir filtreleme işleminin uygulanmadığı ama kara listedeki web sitelerinin de bulunmadığı “en makul” seçeneği oluşturuyor. Ancak bu paketin de iki türlü mahsuru var. Birincisi, denetim bir kurumun elinde olunca paketin her an kuşa dönmesi mümkün. İkincisi, siz standart paketi seçtiğiniz andan itibaren “olağan şüpheli” durumuna düşüyor, “devletçe” izlenmesi gerekenler arasında ilk sıradakiler listesine gönüllü kayıt yaptırıyorsunuz. Sadece bu hissiyatın verilmesi dahi söz konusu filtreleme kararının uygulamaya konulmaması için yeter şartı oluşturmaktadır. Sonuçta günümüz dünyasında, eğer interneti filtrelemek istiyorsanız, bunu bireysel olarak pek ala yapabilmenizi sağlayan programlar ücretsiz ya da makul ücretlerle size sunuluyor. Bu çerçevede bir devlet kurumunun kullandığımız internet üzerine gölgesini düşürmesi kabul edilemez.
Buradan AK Parti hükümetine de seslenmek istiyorum. AK Parti’nin benim gözümde diğer partilerden en ayırd edici özelliği devlet karşısında bireyi koruyan, sivil düşünceyi temsil eden yönüdür. Ne var ki BTK’nın söz konusu kararı karşısında ki sessizlik ve kayıtsızlık, AK Parti ile ilgili düşüncelerimi gözden geçirmeme sebep olacak. 2023’te bölgesel liderliği hedefleyen bir Türkiye’nin internet sansürü gibi abuk subuk bir konuyla anılması, uğraşması anlaşılır gibi değil. Hele iktidardaki gücünü sivil düşünceden, toplumdan aldığını zannettiğimiz bir siyasal yapı döneminde bu uygulama yapılıyorsa daha da düşündürücüdür. İnterneti filtreleme kararı son dönemde basın özgürlüğü ve kitap imha tartışmaları düşünüldüğünde AK Parti için adeta bir kamikaze operasyonudur. Umarım ki bu hatalarından en kısa zamanda geri döneceklerdir. Yoksa Türkiye’de genç nüfusun oldukça yoğun kullandığı internete uygulanacak yaptırımın 12 haziran’da sandığa yansıması hiç arzu etmesem de farklı olabilecektir. Daha da önemlisi bu filtreleme uygulaması AK Parti’nin özgürlük ve demokrasi söylemini tamamen boşa çıkaracaktır.
Açıktır ki, internetin, sosyal medyanın her geçen gün insanlığı birbirine daha da çok yaklaştırdığı bir ortamda, yeni sınırlar oluşturmaktan daha çılgın bir proje düşünülemezdi. İnanıyorum ki başta interneti son derece etkin kullanan sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, sayın Başbakanımız ve vizyonerliği ile gönlümüzü kazanan sayın Ahmet Davutoğlu gerekli ilgiyi gösterecek ve bu yanlıştan dönülecektir. Ayrıca son birkaç yıldaki gelişmeler göstermektedir ki, ülkemizde ulaştırma bakanlığından bağımsız bir “Bilişim Bakanlığı” kurulmasının zamanı geldi hatta geçmektedir.
Son söz, “kimse internetime dokunmasın, ben kendime sahip çıkabilirim.”
Yahu, ben porno izliyorum. Kime ne? Ne karışırlar anlamam, toplum ahlak yapısı falan hikaye. İslama aykırı diye uğraşılıyor bununla. Televizyonları kapattılar, şimdi sıra bunda değilmi? Bu internet filtrelemenin amacının ne olduğu aşikar. Çocukları koruyacaksan isteyen kendi bilgisayarına indirsin filtre programı çoook. Devletin interneti filtrelemesi görüşünü zaten saklamayan bir gurubun zorlamasıdır, başka hiçbir şey değil. Yarın da öğlen yemek satışına yasak gelir ramazanda. Toplum ahlakına aykırı diye… Bu RTÜK, BTK ve nice gereksiz kurumların sadece aydınlar tarafından yönetilmesinin ne kadar gerekli olduğunun bir kanıtıdır. Açık görüşlü olmayan adamı ahlak denetçisi yaparsan hafiften başlar en son kelleni vurur. Bakınız İran…
ya yuh ya yuh .Arkadaş bence yapılan uygulama gayette mantıklı, zaten isteyen istedigi steye girebiliyor yasak konulmasına ragmen ama daha küçük yaştaki yurtdaşlarımızda unutmayınki bu internet furyasının içerisinde bu yazıyı yazan arkadaş bunun nelerle sonuçlandıgını veya sonuçlana bilecegini göremiyormu? Hem serbest paketi seçenler içinde demişki devlete kendi ellerinizle fişleniyorsunuz falan filan bu kadar acımasızca eleştiri olabilirmi? Bu nasıl bir gaddarlıktır devlet seni fişlemek istese her şekilde fişler girdigin stelere,pc ne ulaşılamıyacakmı sanıyorsunki!
Devlet -aaa bu stelere bakalım kim girmeye niyetli deyip bu gibi alternatifler sunup seçimini takip edecek senin,yani gülmemek elde deil.Bir şeylere anladık karşısınız be adam ama bali bu işleri mantıklı yapın,mantıklı yapında bu kadar komik olmayın.birde son sözüne bakın hele bir tufan uyandırır şimdi bu TC de
-Son söz, “kimse internetime dokunmasın, ben kendime sahip çıkabilirim.”
lan sen kendine sahip çıkacaksında bu internete 8-9 yaşındaki çocuklar bile giriyo onlar nasıl sahip çıksınlar kendilerine?tutanagın olsun ko nuşurken az biraz yerindende tutulsun yazınbe, nerden tutsam elimde kalıyor.