Kimi zaman günlerce süren, kimi zamansa bir gecede biten bir rüya… İyi kitap rüyası…
Her okuduğumuz kitapta yaşayamayız bu rüyayı, her ne kadar toplum tarafından kabul görmüş kitapları okuyor olsak da bizi etkileyen kitaplar bize özeldir. Yani etkileneceğimiz kitaptan kimsenin etkilenmiş olması gerekmez ve kimse de etkilenmemiş olabilir. Bu ne kitabı kötü yapar, ne de bizi kötü bir okuyucu. Kitabı bizim için “iyi” yapar sadece, hepsi bu.
Bir okyanus kadar sonsuzdur okuma eylemi ve boş durmayayım diye yapılmayacak kadar ciddi… Bu yüzden beğendiğiniz kitabın sonlarına gelirken bir hüzün yaşarsınız da bu hüzün içinizde çoğalıp sizi üzmeye kalkışmaz. Çünkü bilirsiniz ki bu kitabı bitirdiğinizde dahi okumadığınız ve beğenebileceğiniz kitapların sayısı, ömrünüze sığmayacak kadar fazladır. Üzülmezsiniz bu yüzden, sadece bir rüyadan daha uyandığınız için hafif hüzünlenir, son sayfaları simidin son lokmaları gibi tadına vara vara okursunuz. Bittiğindeyse hemen yeni bir rüya arayışına girmeye çalışmamak lazım. İyi bir kitaptan sonra ara vermek en doğrusudur. Unutulmamalıdır ki rüyadan uyandığınızda tekrar uykuya dalmak ve kesintisiz bir uykuda rahatça rüya görebilmek için uyanık kalmanız ve uykuya aç düşmeniz gerekir. Biliyorum, her ne kadar zor da olsa biraz uyanık kalın. Güzel bir Türk kahvesinden sonra hemen su içmemek gibi…
Bırakın kitabı bitirdikten sonra birkaç gün ara vermeyi, kitabı okurken neyi ne kadar okuyacağınız bile önemlidir. Demek istediğim, mesela gece uyumadan önce yatağınızda kitabınızı okurken etkilendiğiniz bölümler çıkabilir. Hatta bazen öyle etkilenirsiniz ki kursağınızda bir şey düğümlenir ve bir kitap yüzünden ağlamaya utandığınız için o düğüm orada kalır. Böyle durumlarda usulca kapatın kitabın kapağını ve yatın. Okuduğunuz bölümün tadına varmaya çalışın gözlerinizi kapatarak. Onu tüm varlığınızla hissedin, sanki siz yazmışsınız gibi, sanki yazardan daha fazla etkileniyormuşsunuz gibi… Böylece kitabı harcamamış oluruz. Puro gibi belki de, hazzına vardığımızda kesmeliyiz. Velhasılı kelam, kitabı tasarruflu okumak gerekir. Kitap bunu hak eder, her şeye rağmen.
Bunları hala yaşayamadığınızı mı düşünüyorsunuz? İki ihtimal var derim o zaman: ya okuduğunuz kitaplarda sorun var, ya da okumuyorsunuz. İki durumda da yapabileceğiniz bir şey var: iyi kitaplara başlamak. Yani seçici bir okur olmaktır bu, her şeyi okuma lüksüne sahip olmak için okunması gereken kitapları okumuş olmak gerekir sanıyorum. Mesela klasiklerden başlayabilirsiniz. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı veya Budala’sından. Klasiklere uzak kaldığınızı düşünüyorsanız günümüze daha yakın olanlardan da gidebilirsiniz. Buket Uzuner’in Kumral Ada Mavi Tuna’sı, Cemil Kavukçu’nun tüm öyküleri, Orhan Pamuk’un Kar’ı yahut Benim Adım Kırmızı’sı, Amin Maalouf’un Afrikalı Leo’su…
Okyanus kadar sonsuzdur, demiştik ya okumaya, her kulaçta bir kucak dolusu okunması gereken kitapla karşılaşırız. Bir okyanusu keşfetmenin hazzını hangi uykudaki rüyada bulabiliriz?
Hislerin en gerçek yaşandığı rüyadır okumak. Üstelik uyku kadar huzur veren…
İyi kitap okumak hakkında son zamanlarda okuduğum en iyi yazılardan biri. Etkileyici bir yazı, sanki insan kendisinden bahsettğini zannediyor. Teşekkürler.