Pazar , 26 Mart 2023

Nesnelerin İnterneti: Dün, Bugün, Yarın…

Nesnelerin internetinin tanımı “benzersiz bir şekilde adreslenebilir nesnelerin kendi aralarında oluşturduğu, dünya çapında yaygın bir ağ ve bu ağdaki nesnelerin belirli bir protokol ile birbirleriyle iletişim içinde olmaları” olarak yapılmakta. Bu kavramı çevresiyle ilgili farkındalığa sahip olan, veri toplayan, çeşitli haberleşme protokolleri sayesinde birbirleri ile haberleşen ve birbirine bağlanarak, bilgi paylaşarak akıllı bir ağ oluşturmuş cihazlar sistemi olarak da tanımlayabiliriz.
Nesnelerin interneti terimini ilk duyduğumuz tarih 1999 yılına dayanıyor. MIT’nin Auto-ID Merkezi’nin kurucularından olan Kevin Ashton birçok kaynağa göre “Internet of Things(IoT)” sözünün mucidi olarak kabul ediliyor. Ancak henüz böyle adlandırılmadıkları dönemde de bazı örnekleri vardı. Bu da nesnelerin interneti fikrinin Ashton’dan öncede mevcut olduğunu gösteriyor. Nesnelerin interneti kavramının bilinen ilk örneği 1991 yılından.
Bir kahve makinesi…
Cambridge Üniversitesi’nde onlarca akademisyenin bulunduğu bir yerleşkede, herkesin kullanımına sunulmuş sadece 1 adet kahve makinesi bulunmaktaydı. Kahve makinesinin bulunduğu kattaki çalışanlar için olmasada, diğer katlarda çalışan akademisyenler için, onlarca basamak merdiven çıkıp, kahve makinesinin içinin boş olduğu görmek büyük hüsran yaratıyordu. Bunun üzerine, bir grup akademisyen dakikada 3 görüntü yakalayan ve bu görüntüleri bilgisayarlarına aktarmasını sağlayan bir sistem tasarladılar. Böylelikle her akademisyen, kahve miktarını çevrimiçi ve gerçek zamanlı görerek, nesnelerin internetinin ilk temellerini attılar. 1993 yılında bu uygulama, web ortamına aktarılıp, milyonlarca kez izlenmeye başlandı. Üniversite araştırma biriminin başka bir yerleşkeye taşınmasıyla bu sistem sonlandı.
Haziran 2000’de ise dünyanın ilk internete bağlı buzdolabı olan ve bir IP bağlantı girişi bulunan LG Internet Digital DIOS piyasaya sürüldü. Günümüzde nesnelerin interneti artık sadece internete bağlı birkaç üst sınıf aygıttan ibaret değil. Televizyondan arabaya kadar her tür cihazın internete bağlanması olağan ve hatta aranan bir durum halini aldı. Bunların mümkün olmasında en önemli pay ise bulut bilişimin gelişmesi oldu diyebiliriz. Çünkü bulut bilişim, veri depolamak ve hesaplama yapmak için düşük maliyetli ve her daim kullanılabilen bir alan sunuyor. Bulut bilişim sayesinde akıllı termostatınızın, temel verileri hizmet sağlayan kuruluşun bulutuna yüklemek ve sizin evinizin ısısını ayarlamak için bulut üzerinden gönderdiğiniz talimatları indirmek dışında pek bir şey yapmasına gerek kalmıyor. Veriyi kendi üzerinde depolaması gerekmiyor ve kontrol paneline de ihtiyacınız yok. İnternet bağlantısı olduğu sürece cihazı sadece bulut üzerinden yönetebilirsiniz. Ancak LG Internet Digital DIOS’u üretirken işler daha zordu. Bulut bilişimi teknolojisine henüz sahip değildik ve buzdolabının bir bilgisayarın temel özelliklerini taşıması gerekiyordu.
Şimdiyse nesnelerin interneti her yerde. Ev otomasyon sistemleri, enerji, çevre ve altyapı, tarım ve hayvancılık, ulaşım ve lojistik, sağlık, iş ve endüstri, akıllı arabalar ve giyilebilir teknolojiler…
Teknolojinin, dünya çapında her şeyi etkilediği bir dönemindeyiz, buna pazarlama stratejileri de dahil. Nesnelerin interneti hayatlarımızın tam merkezine yerleşiyor. Aslında tüm bu akıllı cihazlar bizlerle ilgili pek çok bilgiye sahip oluyor, kullanıcı bilgilerine. Bu işletmeler için elbette kaçırılamaz bir fırsat. Nesnelerin interneti ile biz tüketicilerden elde edilecek gerçek zamanlı veriler işletmelerce anında işlenip kişiselleştirilmiş ürün teklifleri ve çözümleri yapabilmelerine olanak sağlıyor. En göz önünde olan örneği; son zamanlarda sosyal medyada veya gezindiğimiz sitelerde karşımıza çıkan reklamların çoğunun gün içinde bir şekilde bahsettiğimiz şeylerden oluşuyor olması. Nesnelerin interneti, işletmelerin işlerini iyileştirmesine, müşteriyi daha iyi anlamasına ve tanımasına ve kişiye özel iletişimin iyileşmesine olanak sağlıyor. Ayrıca akıllı cihazlar fiyatlandırma konusunda da yardımcı olabilir. Anlık müşteri analizi ve kişiselleştirilmiş ürün işletmenin en doğru fiyatlandırmayı yapmasını sağlayacaktır. Böylece yararsız fiyatlandırma yöntemleri yerine, daha işlevsel ve makul fiyatlarda müşteriye sunulacaktır.
Nesnelerin internetinin pazarlama üzerindeki etkisini özetlersek; kullanıcı bilgilerinin hızlı ve doğru analizi ile işletmeler tüm alışveriş deneyimlerini geliştirebilir. Bu şekilde, işletme doğru insana, doğru mesajla ve uygun fiyatlarla ulaşabilir. Akıllı ve daha alakalı reklamlar sayesinde işletmeler, reklam harcamalarını azaltacak ve doğru zamanda doğru insanlara ulaştıkları için de satışlardaki kazanımları artacaktır.
Peki nesnelerin interneti gelecekte hayatımızda ne kadar yer tutacak? Aşağıya linkini bıraktığım video hem nesnelerin internetini daha somut örneklerle kavramanıza hem de geleceğiyle ilgili ufkunuzun açılmasına yardımcı olabilir.

Hakkında Esra Cevik

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir