Netflix bilindiği üzere 1997’den beri var olan ve 190’dan fazla ülkede 130 milyon üyesinin farklı türlerde ve dillerde diziler,belgeseller ve sinema filmleri izlediği bir internet platformudur.
Özellikle son yıllarda internet kullanımının artmasıyla birlikte kullanıcı sayısını daha da arttırmayı başaran Netflix, vazgeçilmez bir hal almaya başladı. We Are Social 2018 raporuna göre Dünya İnternet Kullanım İstatistiklerine baktığımızda genel kullanıcı sayısı toplamda 4.02 milyar kişi ki bu oran dünyanın yarısından fazlası anlamına geliyor. 5.13 milyar mobil kullanıcısı, dünya nüfusunun %68’ini ifade etmekte. Bu oranları da göz önünde tutarak geçtiğimiz günlerde yapılan açıklamalara göre dünya internet trafiğinin %15 oranında Netflix tarafından kullanılıyor olması durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Netflix dizileri; metrobüste, metroda, evde, işte kafa dağıtmak için açtığımız, bir bölüm diyerek başlayıp bir sezon bitirdiğimiz bir hal almaya başladı. Hatta geride bıraktığımız ekim ayında 26 yaşındaki Hint bir gence Netflix bağımlılığı teşhisi kondu. Hindistan Bangalore Ulusal Akıl Sağlığı ve Nörobilim Enstitüsü’nün (NIMHANS) Sağlıklı Yaşam Teknolojisi (SHUT) kliniği tarafından kontrol altına alınan Hindistanlı gencin altı aydır işsiz kaldığı süre boyunca günde ortalama yedi saatini Netflix karşısında geçirdiğini tespit etti. Twitter’da Türk kullanıcılar tarafından bu haberle ilgili yapılan paylaşımlara bakıldığında durumun daha da korkunç bir hal alacağı sinyalleri veriliyor. Kullanıcıların bazıları günlük 7 saatin üzerinde bir izleme süresine ulaştığını dile getirdi.
Yurtdışında yapılan bir araştırmaya göre Netflix ücretlerinde artış yapılsa bile kullanıcıların üyelik iptal etmeyi düşünmedikleri ortaya çıkmış. Türkiye’de Netflix’e alternatif pek çok platform açıldı. Gözlemlediğim kadarıyla pazarda kabul edilmeleri o kadar da zor olmadı. Güçlü oyuncu kadroları, farklı hikayeler, Türkiye’de daha önce denenmemiş dizi/film türleri bu platformlarda yerini almaya çalıştı. Ama sorun şu ki hala Netflix’le yarışabilecek konumda değiller. Bunun sebebi alternatif konumda olan bu şirketlerin birden fazla popüler dizisinin olmaması olabilir.
Bu konuya bir de şu açıdan bakmakta fayda var sanırım. İnternet çağındayız ve sosyal medya gibi erişimi oldukça kolay olan bu platformlar çocuklarımız için bir tehdit mi?
İnternet çocuklarımız için doğru kontroller yapıldığında faydalı olsa da ebeveynlerin bu konuda bilinçli olmaması sebebiyle sınırları olmayan bu uçsuz dünya korkunç bir hale dönüşmekte. Çizgi filmlerden, dizi/film sektörüne çocuklarımız üzerinden yapılmaya çalışılan algı yönetimi yeni nesil üzerinde oldukça başarılı olmaya başladı. Türk aile yapısının bozulmaya çalışıldığı (malesef başarılı olmaya başladıkları ) bu dizi/filmler çocuklarımız tarafından kontrolsüzce izlenir oldu.Anlatılan ütopik yaşam tarzları çocuklar üzerinde aileye olan güven ve inanç zayıflıklarına ve aynı zamanda Batı özentiliğine sebep olmaya başladı. Ailelerini, zaman zaman dini inançlarını sorgulatan bu sisteme dur demek gerektiğine inanıyorum. Kaliteli belgesel ve yapımların olduğunu unutmamak gerekir elbette ama çocuklarımızı, geleceğimizi bu sonsuz denizde kaybetmemek için dikkatli olmamız gerektiğini hatırlamakta fayda olduğunu düşünüyorum.