
Sosyal medyayı ölçmek gerek…
Sosyal medya kampanyaları son hızla devam ediyor. Küçük büyük hemen her firma sosyal medya ortamındaki yerini alıyor. Facebook, Twitter hesapları açıldı. Kampanyalar düzenleniyor. Like eden edene, commentler gırla gidiyor. Fan sayıları da artınca keyifler yerine geliyor.
Hangi okulda ve hangi üniversitede ya da hangi ustanın yanında ne zaman öğrenip de uzmanlık mertebesine eriştiklerini anlayamadığım sosyal medya uzmanlarının yeni önerisi sosyal medyayı dinleyin şeklinde. İşin teorisi henüz oluşmadığından sallayan sallayana. Sosyal medyayı dinleyin ne anlama gelir bir tahminde bulunalım. Facebook’da sayfanızı “Like” eden ve yorum yazanların yorumlarını okuyun. Yazılanalara, paylaşılanlara bakın ve taktikler stratejiler geliştirin mi demek istiyorlar? Ya da Twitter’da tweetleri, retweetleri takip edin, ona göre kampanyalar üretin mi demeye çalışıyorlar? Eğer öyleyse işimiz çok zor. Facebook ve Twitter üzerinde biraz içerik incelemesi yaparsanız buradan bir şey çıkarmanın ne kadar zor olduğunu görürsünüz. Paylaşılan içeriğin önemli bir kısmı işe yaramaz aktarmalardan oluşuyor. Anlık bildirimler bir anda Twitter jargonuyla Top Trend (TT) olabiliyor. Ancak bu durum o kadar hızlı değişiyor ki birkaç saat sonra bambaşka bir konu gündeme konuşulmaya başlanıyor. Derbi maç saatlerinde yapılan iletişimler maça odaklanırken, magazin dünyasından bir ünlünün haberi bir anda gündemi değiştirebiliyor. Siyasi bir konu derinlemesine tartışılırken basit bir konu herşeyin önüne geçebiliyor. Şimdi bu iletişimi an be an izlesiniz ne elde edersiniz sorusunu sormak gerekiyor. Zaten mevcut araçlarla tüketicinin neyle ilgilendiğini bilmiyor muyduk? Daha fazla ne öğreniyoruz sosyal medyadan?
Henüz entegre pazarlama iletişimini tam olarak kavrayamayan şirketlerin dijital ortamda birden bu kadar çok sayıda platformla karşılaşması çok şaşırtıcı oldu. Sosyal medyayı pazarlama iletişimi temelinde kullanmayı becerenlerin sayısı
çok fazla değil. Sanaldan, fiziksel ortama ya da fiziksel ortamdan sanala geçişleri başarıyla yapan ya da dijital pazarlama araçlarını optimum bir şekilde kombine eden şirketler bir elin parmaklarını geçmiyor. Diğerleri ise dostlar alışverişte görsün kabilinden sosyal medyayı tutmuş durumdalar. Bu noktada Garanti Bankası’nın “intenternet bankacılığını kullanmayan son insan” çalışmasından söz etmek gerekir. Dijital ortamı birkaç noktadan birden kullanması ve elde ettiği sonuçlar çok güzel bir örnek olarak değerlendirilmeli.
Sosyal medyada bir araya gelenlerin bir araya gelme nedenlerini tam olarak bilen bir iş modeline rastlamak neredeyse imkansız… Oysa işe burdan başlamak gerekir. Sanal topluluklar (Virtual Community) hangi motivasyonlarla bir araya gelirler? Onları bir arada tutan temel faktörler nelerdir? Facebook, Twitter, Youtube, LinkedIn gibi platformlarda toplanan sosyal medya kullanıcılarını bir arada tutmak, belli bir ürün, marka ve şirket hakkında etkileşimde bulunmalarını sağlamak buradan hareketle de marka bilinirliği, marka tanınırlığı, satış gibi amaçlara ulaşmak ve bunları da ölçmek gerekir. En kolay ölçülebilen mecrada ölçüm yapmadan çalışmak çok anlamsız. Şu kadar fan aldık, bu kadar like aldık, yapılan commentlerin sayısı şu noktaya ulaştı gibi soyut ölçümlemelerin çok fazla anlamı yok. Web sitelerinin moda olduğu dönemlerde tık sayısı çok önemliydi. Ancak uyanıklar trafik yaratmak için türlü yöntemler geliştirip ziyaretçi sayısını arttırmanın yolunu kolaylıkla bulmuşlardı. Sitenin yapışkanlığı, sadakat, erişim, güncellik, churn gibi metriklerin önemi sonradan anlaşıldı.
Sosyal medyayı ölçen metrikler de var. Socialbaker.com sitesi geliştirdiği çeşitli metrikler üzerinden üye olan sosyal medya hesaplarına yararlı analizler (engagement analytics) üretiyor. Twitter hesaplarının etkinliği clout score metriği ile ölçülüyor. Örneğin sosyal medya fenomeni Hilal Cebeci’nin clout score’u 82. Bu skorun 12 altında olması asosyal olduğunuzu gösteriyor. Sosyal medya metrikleri numerik olarak kimin ne yaptığını, hangi işin ne getirip ne götürdüğünü çok net ortaya koyuyor. Markalar bu ölçümlerden yararlanarak sosyal medya öncülerini kampanyalarında kullanabilirler. Henüz beşyüzbin fanı bulunun Hilal Cebeci’yi kimse bir kampanyasında kullanmadı ama daha sonra belki…
Bizde en çok kullanılan sosyal medya metriği “oldukça” isimli bir metrik. Yaptığınız bu çalışmanın sonucu nedir desem hemen herkes “oldukça başarılı” olduk, “oldukça fazla comment” aldık gibi hiç bir karşılığı olmayan cevaplar veriyor. Bu metriğin adı buradan geliyor. İşin üzücü yanı kendisine uzman diyen arkadaşlar da bu metriği kullanıyor.
Sosyal medya bizi daha çok uğraştıracak…