Serdar Turgut twitter fenomenlerinden Ahmet Hakan’a bir köşe yazısı ile çattı.
Daha önce birilerine küsüp twitter’dan ayrılan Ahmet Hakan’ın Serdar Turgut’a nasıl bir tepki vereceği ise merak konusu.
Serdar Turgut’un Ahmet Hakan ve Ertuğrul Özkök’e narsist benzetmesi yaptığı yazısının tamamı şöyle;
Twit twit Ahmet Hakan
..Basit bir soru sorarak başlayayım. Size arkadaşınız veya patronunuz güzel bir yaz akşamı teknesiyle Yunan adalarına doğru gezme imkânı sunsa; yemekler yenilip içkiler içildikten sonra insanlar uykuya çekilince sizi uyku tutmasa ne yapardınız? Güverteye çıkıp yıldızları mı seyrederdiniz? Bir kadehin daha dalgalara bakarak keyfini mi çıkarırdınız, şarkılar dinleyip hayal mi kurardınız, aşkınızı veya potansiyel aşkınızı mı düşünürdünüz?
Bunların hepsi olur tabii ki ama bizim incelediğimiz vakadaki kişi, bu anları yüzlerce twit göndermekle değerlendiriyor. Çünkü onun sürekli ilgi ve alaka görmeye ihtiyacı var.
Narsist kişilik deformasyonu olan veya narsistik kültürle yaşayan insanların ortak özelliğidir sürekli ilginin odağı olmaya çalışmak. O da twit atmak zorunda; çünkü o anda etrafında kendisine ilgi ve hayranlık duyabilecek kimse kalmamış, o da Twitter’dan arayıp buluyor ihtiyaç duyduğu o insanları.
YAŞAMIYLA ŞİİR YAZIYOR
Attığı twitleri de bu yazıyı hazırlamak için mecburen okudum. İçlerinde gerçek bir duyguyu yansıtan, dürüst hisleri dile getiren bir tek twit bile yok. Belli hiçbiri spontane yazılmamış, hepsinin bir amacı var. Asıl amaç kendisine ilgi çekmek ya. Yatta eğlenmeye giderken bile kendisine üzülünecek bir şeyler bulmak zorunda. Ona dayanılmaz biçimde arzuladığı ilgiyi vereceklerini düşündüğü insanlara attığı ilk twitlerden bir tanesinde bakın ne demiş.
“Seyir defteri: Hiçbir işe yaramaz sersem Yunan kayalıklarındayız, Atiye Sokak 467 mil uzakta, Nahide de öyle… Kederliyim.”
Cümlenin sonunda “öyle” ile “kederliyim” arasına konulmuş noktalar dikkatimi çekti benim. O noktalar ilgi odağında kalmak zorunda olan kişinin durumunu dramatikleştirmek için düşünülmüş, planlanmış. Bu gerçek duyguları aktaran bir cümle değil, sadece bir şiir denemesi. O, o durumda bile kederli; çünkü romantik bir karakter olmaya çalışıyor ve bu romantizmiyle sürekli sevilmesi ve takdir edilmesi gerekiyor.
O anda bulunduğu nokta ile Atiye Sokak ve Nahide arasındaki uzaklığı bu kadar net nasıl bildiğine gelince; ben eminim ki o bunu daha önceden hatta gezi teklifini ilk aldığında hesaplayıp planlamıştır.
DUYGU SÖMÜRÜSÜ
Gecenin bir yarısında bu cümleyi kuracağını planlamış ve Atiye Sokak ile 467 mil uzaklık içeren bir cümlenin şık duracağına karar vermiş olmalı. Yani o durumda yaşanan duyguların, aktarılan hislerin hiçbiri gerçek değil gibi gözüküyor. Suni bir duygu dünyasından suni bir sosyal ortama sürekli aktarılan suni duygular durumuyla karşı karşıya tamamen sunilik kokan bir ortamdayız burada.
Narsist kişilikler, başka insanların duygularını sömürmeyi kendilerine doğuştan verilmiş bir hak olarak görürler. Eğlendikleri anda bile, günün size yeni güzellikler getireceğinin belli olduğu durumda bile bu kişiler, ulaşabildikleri insanlara duygu sömürüsünü acımasızca yapabilirler. Çünkü o insanların işlevleri, kendilerine sürekli ilgi göstermekten ibarettir onlar açısından.
Ahmet Hakan eğer elinde Twitter imkânı olmasaydı ne yapardı bilmiyorum; çünkü teknede birlikte olduğu insanlar onun narsist kişilik krizlerini kaldırabilecek, ipleyecek halde değiller. Kimsenin ona ilgi göstermeye katlanacağı filan yok; çünkü orada herkes kendi narsist ihtiyaçlarını tatmin etmekle meşgul.
Kimse onu ilgi odağı yapıp mutlu etmek için parmağını bile oynatmaz o ortamda. Ortam öyle olunca Ahmet Hakan’ın Twitter başından kalkamayışını da anlayışla karşılamak gerek. Peki ama diğerleri nasıl kendilerini tuttular ki diye de düşünebiliriz. O ortamda en çok eğlenenin geziyi düzenleyen patronun olduğu da kesin.
Aslında onlar da kendilerini tutmuyorlar, ancak onlar tecrübeli narsistler. Ahmet Hakan gibi nispeten yeniyetme değiller. Twitter’ın başına kendileri oturmuyor, bu işi takıntılı bir şekilde yapan Ahmet Hakan’a kendileriyle ilgili haberleri iletmek görevini vermiş gibi davranıyorlar. Ertuğrul Özkök’ün bileziği veya Birand’ın kol saati, bir tür narsisizm eğitiminde olan diğerleri hakkında bilgi vermekle görevli arkadaş tarafından kitleye aktarılıyor ve herkesin tartışılmasını ve ilginç düzeyde tutulmasını sağlıyor.
Diğer ikisinin de bu narsist gösteriye kollarıyla ilgili bir konuyla katılmaları, acaba yeniyetme narsiste bir gönderme midir, bir üstü kapalı mesaj mıdır, bunun da göz önüne alınması gerekiyor.
NARSİSTİN AŞK VE SEKS HAYATI
Yazının girişinde, “Siz o durumda olsaydınız ne yapardınız” diye sormuş ve aklıma gelen bazı önerileri yazmıştım. Bunlar arasında âşık olduğunuz kişiyi düşünmek de vardı. Bu açıdan narsist kişiliklerin işi çok zor ve hatta imkânsız durumda. Çünkü bu tipler kendilerinde duygusal bir bağımlılık gelişmesini hiç istemezler ve bundan korkarlar. Çünkü bir duygusal bağımlılık olduğu takdirde bu onların, başkalarını kendilerini tatmin için manipüle etme ve sömürme ihtiyaçlarını engelleyebilir.
Bundan çok korkarlar. Bu insanlar başkalarıyla son derece yüzeysel ve derinliği olmayan ilişkilere girmekte neredeyse uzmandırlar. Bu yüzden de seksüel açıdan çok aktif görünürler, ama onların seksinde de bir derinlik ve iletişim söz konusu değildir. O seks de narsistin kendisini övmek ve takdir görmek için vasıtasıdır o kadar. Orada da iletişim tek taraflı bir monologdan ibarettir.
Bunlar genellikle uykusuzluk çekerler ve içlerinde bir boşluk olduğundan sıkça bahsederler; dayanılmaz biçimde ihtiyaç duydukları ilgi ve övgüyü başkalarından aldıklarında içlerindeki o boşluk dolmuş gibi olur.
Ahmet Hakan o güzel gecede bile üç nokta ara verdikten sonra şiirsel biçimde ifade ettiği gibi “kederli”. Patronun yatında her tür konfor ve güzellik varken bile onun kederli, zor durumda olduğuna inanmamız gerekiyor. Onun için üzülmemiz de lazım ki o bu duygulardan beslensin ve doğuştan hak ettiğine inandığı övgü ve ilgiyi alsın, içinde sürekli hissettiği boşluğu doldursun.
NARSİSTİN YAZI HAYATI
Narsist kişilik, insana iyi yazar olma yolunda avantaj da sağlayabilir. İyi yazarların özel yaşamları bu yüzden ilgimi çeker. Ahmet Hakan, nasıl yazdığı yolunda bir soruya cevap verirken, yazısını yazmasının bütün gününü aldığını ve sürekli yazısının o yanıyla bu yanıyla oynadığını ve değişiklikler yaptığını söylemişti. Bunlar, yazının daha iyi olması için yapıldığı zaman güzel bir şeydir, ama ben sonuca baktığımda onun durumunda bir başka şeyin de olduğunu görüyorum.
O, en fazla ilgiyi toplamak ve kendisine yönelik övgü ve ilgiyi artırmak zorunda olduğundan yazısı üzerinde gün içinde sürekli oynamalar yapıyor. Her cümle maksimum duygu yaratacak şekle sokuluyor. Bütün bunların yazıyı daha güzel hale getirmek arzusuyla ilgisi yok; narsist kişiliğin duygularını tatmin etme arayışından ibaret her yazı.
İşte bu yüzden onun hiçbir yazısında, gerçek duygularını, derinden gelen hislerini yazdığı izlenimi almıyorsunuz; her yazı düşünülmüş ve planlanmış bir duygu manipülasyon aracı gibi geliyor insana.
USTA İLE ÇEKİRGESİ
Bütün bu nedenlerden dolayı Ahmet Hakan’ın, Ertuğrul Özkök ile çok daha fazla zaman geçirmesinde yarar var. Ertuğrul Özkök, benim bugüne kadar görmüş olduğum en muhteşem narsistlerden biridir. O narsizmini kendisine gerçekten yakıştırır ve ihtiyaçlarının gereğini, narsizmini gözümüze fazla sokmadan, kabalaşmadan, estetik biçimde yapar.
Ahmet Hakan ise narsizm açısından henüz bir yeniyetme ve bu nedenle çabaları artık göze çok batmaya başladı. Twitlerinde de yazısında da çabası çok şeffaf ve bu da onu son derece itici yapıyor.
.
Ben ahmet hakan beyi takriben 6 ay kadar twitterda takip ettim.neredeyse her twitini okudum.an be an.izmir maceralarini, elestirileri retweet yaparak sozum ona kendine olan guvenini gosterme girisimlerini, duygusal hallerinin twitlesmis hallerini falan takip ederek onunla bir twittaslik kurdum.ve 6 ayin sonunda unfollow ettim.cunku insan binlerce twit yazarda bir tek twiti insana fayda saglamaz mi?ben kendisini entellektuel bir gqzeteci olarak bilirdim.fakat ne yqzikki artik gozumde gayet bos biri.bu baglamda narsitlik konusunda serdar beye katiliyorum.