Olaylar karşısında tepkilerimiz ahmak ıslatan yağmuruna benziyor. Sadece belirli bir süre yağıyor fakat asla gürlemiyoruz. Sesimiz gür değil aksine cılız. Birlik ve beraberliğimizi sözlerimizle, paylaşımlarımızla zedeliyoruz. Dış mihrak aramaya gerek yok…
Sosyal medyaya mesafeli duran kişilerin bilgi kirliliğinden bahsettiğini hepimiz duymuşuzdur. Bu kişiler pek haksız da sayılmaz. Çünkü maalesef taraf ayırmaksızın her kesimden insan bazen heyecanına yenilerek, bazen de kasti bir şekilde bu tarz paylaşımlarda bulunmakta. Yaşarken söylediklerinden, konuştuklarından, yaptıklarından mesul olduğuna inanan kişilerin yaptıkları aklı selim sahibi kişileri yaralamakta.
İbn Kayyim el-Cevabu’l-vafî adlı aserinde (s.136) şu ifadelere yer vermiştir:
“Batıl / yanlış şeyleri söyleyerek insanlara nasihat eden, konuşan şeytandır. Hakkı söylemekten sakınan ise dilsiz şeytandır.”
İman sahibi olduğunu iddia edenlere yakışmayan bu tavır içerisinde daha ne kadar yaşayacağız? Ne zaman silkinip kendimize, özümüze döneceğiz. Ne zaman birbirimize vurmamayı öğreneceğiz. Allah korusun İlla başkaları gelip bize zulm ederken mi?
İnsana yakışan tavır
Değinmek istediğim bir diğer konu da sosyal ağlarda tavrımızın ne olması gerektiği üzerine olacak.
Sosyal medya çok sesliliğin ön planda olduğu doğru ve yanlışın kol kola gezindiği bir alan. İnsana yakışan tavır özünden kopmadan, varlık amacını unutmadan orada nefes almak, nefes vermek olmalıdır. Sosyal ağlara oralar sanal istediğim gibi at koştururum bakışıyla yaklaşıp kırıcı, yaralayıcı bir uslup takınmak son derece hatalı bir tavır olacaktır.
Baktığımız zaman içine düşülen en büyük yanlışlardan biri de inandığımız değerlere sahip çıkarken bireyleri iyiliğe, güzelliğe teşvik etmeyip sadece karşıt düşüncede olan kişilere kaba, saba tavır içinde olmak olduğunu görüyoruz. İnsana düşen din, dil, ırk ayırmaksızın saygı çerçevesinde iletişim kurmaktır. Fakat ne acı ki aynı görüş içerisinde olduklarımıza bile bu saygıyı çok görüyor kaba bir dil kullanıyoruz. Daha kendi içinde inanç birliği sağlayamamış bir bireyden karşısındakini anlamayı nasıl bekleyeceğiz? İçimizdeki taşları ayıklamalıyız. Her kesim kendi içindeki çakıl taşlarını ayıklamalı. Zira bu durum beraberinde akıl tutulmasını getiriyor. Doğruya eğri, eğriye doğru diyor doğruyu söyleyen sevmediğimiz, benimsemediğimiz biri olduğunda burun kıvırıyor, görmezden geliyoruz. Doğruya doğru, eğriye eğri diyen bireylere ihtiyacımız var. Aksi taktirde hakikatin sesini cılız bir vızıltıyla duyurmaya çalışır dururuz…
İyiliğe, güzelliğe, empatiye, sanata, insana, saygıya derin saygılarımla dostunuz: Fikri Sabit bol sosyal medyalı günler dilerim.