Türkiye’min insanları olarak gaza gelmeye çok hazırız. Hele ki sosyal medyadaki platformlarda. Facebook üzerinden gecelik kurulan ama işe yaramayan “x’i seven/sevmeyen 1milyon kişi bulabilirim” grupları, “yarın toplanıp yürüyoruz/protesto ediyoruz” gruplar vs.. Ama son dönemlerde bu olay biraz azaldı gibi. En azından Twitter yaygınlaşamaya -her ne kadar yaygınlaşmasının sebepleri arasında Hilal Cebeci ve gögüsleri olsa da- başladığından beri sosyal medyada “sosyal sorumluluk” denilen bir kavram gelişmeye başladı.
Sosyal sorumluluk nedir?
Sosyal sorumluluk; sosyal medya platformlarında yayınlanan, (kan aranıyor, donör aranıyor vb.) geniş kitlelere önemli bir olayı duyurma amacıyla başlatılan bir ilanı yaymak için sizin payınıza düşen görev, bilgi paylaşımı, haber paylaşımı, duyarlılık. En azından ben böyle nitelendiriyorum. Mesela kan aranıyor duyurularında özellikle Twitter son dönemlerde Facebook ve buna benzer birçok platformu arkasında bıraktı. Bu anlamda Twitter’ın Facebook’tan daha çok işe yaradığını söyleyebiliriz. Ve dediğim gibi eskiden Facebook’tan kurtarılan? vatan şu anda Twitter’dan kurtarılıyor. Halkımız bilinçli, bilinçsiz birçok haberi ışık hızıyla yayıyor bu platformlar üzerinden.
Peki bu “bilgi paylaşımı” ne kadar doğru kullanılıyor?
İşte işin bu kısmı biraz karışık. Zira yukarıda belirttiğim gibi halk olarak o kadar çabuk gaza gelebiliyoruz ki, olur olmadık her haberi -gerçekliği araştırılmadan- anında paylaşıp binlerce kişinin görebileceği bir hale getirip ciddi anlamda büyük bir “bilgi çöplüğü/kirliliği” oluşturuyoruz.
Ne kadar ironik aslında değil mi? Sosyal sorumluluk adı altında yaptığımız sorumsuzca hareketler ve getirdiği sonuçlar?
“Yahu ne olacak?” demeyin. Geçtiğimiz ayda, 24 saat içersinde 29 şehit verdiğimiz gün sosyal medyada, baskının yapıldığı karakolumuzun telefon numarası yayınlanmıştı ve şöyle deniliyordu: “karakolumuzun numarası (03xx xxx xx xx ) arayın çok iyi moral buluyorlar.” Aslında ne kadar masumane duruyor değil mi? “Arayalım, moral verelim” maksatlı twitter üzerinden yüzbinler bu haberi gördü ve aradı o numarayı. Ve bilin bakalım ne oldu? Karakolun telefonları kilitlendi. Yardım vb. ciddi şeyler için ulaşılamadı. Ve bu olayın telafisi yapılamadı. Şimdi ben duyarlı bir insan olarak sosyal sorumluluğumu yerine getirmek adına bu numarayı arasaydım veya aramayıp numarayı paylaşsaydım yaptığım hareket büyük bir sorumsuzluk olmayacak mıydı? Adamların isteyipte yapamayacağı şeyi biz gaza gelip kendi kendimize yaptık.
Bu olay sadece o gün için geçerli değil. Son yaşadığımız deprem felaketinde de bu olay çok yaşandı. Yine Twitter üzerinde büyük yardım kampanyaları başlatıldı, büyük şirketlerin sosyal medya araçlarına baskı yapıldı ve -kimilerine istemeseler de zorla- yardım etmeleri sağlandı. Bu güzel birşey tabi ki. Büyük bir başarıdır. Hatta diyebiliriz ki “Twitter, Facebook’un yıllardır yapamadığını 1-2 gün içersinde yaptı.” sosyal dayanışma adına. Büyük yardımlar toplandı. Lakin bu daha güzel, daha organize yapılabilirdi. Haklımız kim ne derse dersin çok yardımseverdir ve mağdurunun kimin olduğuna bakılmaksızın hepimiz kardeşiz mottosuyla her felakette birlik olmuşuzdur. Bunun kürdü türkü yoktur zira. Her ne kadar 3-5 tane faşist insanın boş ve provokasyon amaçlı hareketleri birazımızı kendi içimizde fikir olarak ayırsa da başarılı bir şekilde birlikte olup bu olayı da elimizden geldiğince atlattık. Ama bakın yine burada da birçok bilgi kirliliği yaşandı. Nasıl mı? “Kullanmadığınız kıyafetleri gönderin.” denildi. İlk gün giden kıyafet paketlerinde bikiniler ve buna benzer gereksiz şeyler vardı. Bikini… Cidden bunun art niyetsiz gönderildiğine inanmak istiyorum ama bu kadar salak insanların da varlığı beni üzüyor. Bu yüzden bu saçmalığın yine bilgi eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bu örneğini verdiğim 2 olay sadece küçük ve son dönemlerde yaşadığımız örnekler. Buna benzer yüzlerce yanlış paylaşım/bilgilendirme var.
Neyse uzun lafın kısası Türk milleti olarak ne kadar artniyetli olmasak da sosyal medya üzerindeki sorumluluklarımızı yerine getirirken orada paylaşılan herşeyin doğru olmadığını göz önünde bulundurarak araştırarak hareket edelim. Zira bunun aksi destek olmaktan çok köstek olmaya giriyor, zaman kaybına ve bununla birlikte birçok zarara yol açıyor. Bir tweet mi gördük? Retweet etmeden önce bir araştıralım. Bir haber mi okuduk? Paylaşmadan önce doğruluğuna emin olalım. Zira sosyal medyada herkes gördüğü herşeye inanmaya meyilli. Ve bu tür yanlış bilgi paylaşımlarıyla bu bilinçsiz kitlenin oluşmasında en büyük etkenlerden birisi de biz oluyoruz.
sn. yazar depremde bunun kötü etkilerini gördük, akut’a sevgilisinin adını gönderip sosyal medyada isim yapanlar bile çıktı. yazınız bir duyarlılık oluşturması açısından önemli.
bu konu derinlemesine konuşulması seminerler düzenlenmeli.