https://juragankomik.com

Sosyal Medyada Din Tebliğ Edilebilir mi?

Haşmet Babaoğlu’nun 3 Şubat Cuma günü çıkan yazısının başlığında sorduğu gibi “Facebook ve Twitter tünelinin ucunda bir ışık var mı?” Sosyal medya dini, insanlara anlatmada ne kadar aracı olur? Orada yapılan paylaşımlar tebliğ olarak algılanabilir mi? Yoksa tebliğ düşüncesiyle yapılanlar sadece, insanların paylaşım ağında geçirdikleri vakte karşılık, ‘güzel işlerde bulunuyoruz’ demek için vicdanî bir rahatlama şekli mi? Bundan sonra, sosyal medya kullanıcılarının hayatının içinde hep olacak din için, bakalım ilahiyatçılar ne diyor?

Din, sosyal medyanın tutsağı haline gelmemeli!

Prof. Dr. Talip Küçükcan (Marmara Üniversitesi-Din Sosyoloğu): Dini tebliğ açısından bakıldığında sosyal medya iyi bir imkân gibi. Bu açıdan sosyal medya, dinî bilgilendirme konjonktürel olarak yararlı bir enstrüman olarak görülebilir. Ancak geleneksel dinî bilgi üretimi, paylaşımı, dinî eğitim ve yayın faaliyetlerinin yerini alacak şekilde planlanamaz. Eğer böyle bir misyon yüklenirse ilk planda yenilik olarak görülen bu girişim, bir süre sonra modaya ayak uydurmaya dönüşür. İslamî eğitim ve tebliğ söz konusu olduğunda ‘insan’ unsurunun her şeyin temeli olduğunu hatırlamakta yarar var. Âlim-talebe ve mürşit-mürit ilişkilerini sanal ortama taşıdığınız andan itibaren popüler kültürün tutsağı olursunuz. Eğer yenilik ve sanal âlemde var olma adına sosyal medyayı kullanıyorsanız bilin ki o sizden çok daha güçlüdür. Sosyal medyanın etkisi göz ardı edilmemeli; ancak geleneksel din tebliğ yöntemleri onun tutsağı haline gelmemeli.

Bir şeyler öğrenmeye vesile olabilir

Prof. Dr. Muhit Mert (Fatih Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı): Eskiden telefon mesajlarıyla ayet, hadis gönderirdi insanlar… Bu da çok memnun ederdi gönderilen kişiyi. Facebook ve Twitter’dan dinî paylaşımlar bu mesajların mecra değiştirmiş hali. O yüzden; sosyal paylaşım sitelerinden dinî konular anlatılabilir. Hatta bu, birçok insana güzel şeyler öğretmeye vesile olabilir. Çünkü artık çoğu kişi vaktini buralarda geçiriyor. Onlara boşa vakit harcıyorsun diyemezsiniz ama o harcadıkları vakti hayra çevirmelerini sağlayabilirsiniz. Buna da tebliğ denebilir.

Dengeyi kaçırmamalı!

Prof. Dr. Abdullah Kahraman (Cumhuriyet Üniversitesi): İslamiyet, tebliğle gelişen bir din. Tebliğin üslubu doğru olduktan sonra yeri ve zamanı yoktur… Sadece, üslubu doğru tutturmak gerekir. Şunu unutmamak lazım; İslam bizimle çirkinleşiyor. İslam’la aramızdaki çirkinlikleri kaldırdığımız her hareket tebliğdir. İlla bunun sözlü olması gerekmiyor. Sosyal medya da bu anlamda bir fırsat. Eğer içinde bulunuyorsak gereksiz şeylerle oyalanmak ve vakit kaybetmek yerine Allah kelâmı paylaşabiliriz. Bu da tebliğ olur. Tabii bütün bunları yaparken dengeyi elde tutmak gerekir… Abartıya kaçarsak insanlar nefret eder.

Yanlış bilgiler de paylaşılabilir

Prof. Dr. Suat Cebeci (Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi): Sosyal medyadaki dinî paylaşımları tebliğ yapmak olarak görmemeli. Bu, tebliğ değil dinin öğretimidir. Dine davet de denebilir belki. Ya da insanları günlük uyarmak anlamına da gelebilir. Dinî bilgilendirmedir. Ama tebliğ değildir. Sosyal medyada dinin anlatılmasında ise mahsur yoktur. Dinin öğretilmesi, anlatılması için bir araç vazifesi taşıyabiliyorsa, bu aracı kullanabilir meraklılar. Yanlış fikirler paylaşılması dinî bilgilerin paylaşılmasına mani değildir. Ayet ve hadisler sahihse paylaşılabilir. Ancak dinî konular işin erbabına bırakılmalı. Bu konuda herkes bir söz söylememeli.

Yaygınlaştırma ve dönüştürme iç içe

Prof. Dr. Celaleddin Çelik (Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesi-Din Sosyolojisi: Sosyal ağlar artık sadece boş zamanları geçirmek amacına matuf kalmayacak gibi. Elbette internetin mahremiyet temelinde geleneksel anlayış, tasavvur ve inanç dünyamıza etkilerinin bir dinî otorite tarafından değerlendirilmesi lazım. Sosyal ağlar, modern dünyada giderek bireycileşen ve yalnızlaşan insanların iletişim ihtiyaçlarını gidermeye yönelik bir elektronik muhit. Mahremiyetin ifşa edilmesi yönündeki geleneksel itirazlara rağmen dinî gruplar, hareketler ve eğilimler de bundan kendini uzak tutamayacaktır. Modern hayatı dönüştürmek üzere istifade edilen medya gibi kitle iletişim araçlarının, dinî anlayış, tasavvur ve faaliyetleri yaygınlaştırmakta büyük etkisi olduğu açıktır; ancak bu araçlar aynı zamanda onlardaki geleneksel kodları, algı ve yorumları da modernleştirme yönünde dönüştürmektedir.

Zaman Cuma Ek/10/02/2012

Hakkında Yılmaz Atasoy

Uzun zamandır sosyal medya haberlerini takip ediyorum. Sosyal medya danışmanlığı veriyor ve aynı zamanda makaleler yazıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir