bir zamanlar taraf gazetesinde şiirler yazan Şair Cahit Koytak dershane tartılmasına yeni bir boyut kazandırdı.
Tapınak şövalyelerine ve dershane dervişlerine ‘geçip giden’ için son şarkı adıyla bir şiir yayımlayan şair. Konuyu çok farklı bir noktadan ele aldı, en iyi yorumu okuyucular yapacaktır tabi. Keşke tüm fikir beyanları böyle sanat üzerinden olsa diyoruz ve
sizi şiirle başbaşa bırakıyoruz.
Hangi ülkede her akşam, ama her akşam, haberlerde,
Horoz ibiğini andıran şapkası,
Sünnet düğününe palyaço aratmayan yaldızlı kostümüyle,
Bakışlarında ne inanç, ne görkem, ne zekâ,
Hâza cuntacı bir paşa
Parmağını sallaya sallaya halka,
Geçip gidiyorsa oturma odanızdan
Ve ne iştah bırakıyorsa sizde
aydınlık bir gelecek düşlemek için,
Ne varolma sevinci içinizde,
Ne de onurunuzla yaşama
ve yatağınızda ölme emniyeti, o ülkede…
İşte orası dünkü türkiye’dir, korkmayın,
bugünkü değil.
Balyozcu generallerin kafasına,
Pek pek kışlasına sığacak kadar küçük,
küçücük türkiye!
Hangi ülkede her akşam haberlerde
Tavus kuşunu andıran süslü hil’ati,
Yasa kitabı gibi soğuk ve laik suratı,
Hammurabi kadar arkaik belâgatıyla
Hâza darbenin hıh deyicisi
bir yüksek yargı görevlisi
Orta parmağının kemiğiyle ekrana tıklayarak
Tehditle geçip gidiyorsa oturma odanızdan,
Ve ne huzur bırakıyorsa sizde,
Ne adâlet inancı, ne yurttaşlık kıvancı
yaşarken o ülkede…
İşte orası dünkü türkiye’dir, korkmayın,
bugünkü değil,
Yasa kitabına, gözaltı odasına,
Pek pek adliye binasına sığacak kadar küçük,
küçücük dünkü türkiye!
Hangi ülkede geceler boyu oturumlarda
Ak saçlı, ak sakallı mektep hocaları,
Aşka gelip de, öyle göz kaş işaretiyle falan değil,
Kameraya bakaraktan açıkça
ve utanıp sıkılmadan çağırıyorsa
Bir kısım silahlı cinleri görev başına
Ve ilimmiş, irfanmış, sizin olsun,
Ne tırnak kadar düşünme,
Tırnak kadar bilme, keşfetme ve yaratma hevesi,
bırakıyorsa genç zihinlerde,
Orası dünkü türkiye’dir, dünkü türkiye.
Herkesin Türkiye’si değil tabii,
Çalıntı tezlere, ikna odalarına,
Pek pek, ‘kamusal alan’ kuramlarına
sığacak kadar küçük, küçücük dünkü türkiye!
Hangi ülkede, olacak olanlar, olmadan önce,
İrin dolu bir idrar tüpü ne kadar derinse
İşte o kadar ‘derin’ muhayyilelerde
En ince trükleri, en basit replikleriyle
Çekim senaryoları halinde birebir planlanabiliyorsa…
Hangi ülkede, olacak olanlar, olmadan önce
Sokakta çocukların, ekranda büyüklerin
Hırsız polis oyunlarında sahnelenebiliyor
Ve iş, üretim, pazar, ne emekçiye umut,
Ne girişimciye güven verebiliyorsa…
Hangi toplumun tepesine inmesi planlanan belâ
İnmeden haftalarca, bazen aylarca önce
gizli reklamlarla falan değil,
Kınsız, kılıfsız fallik tehditler, ayıp el kol hareketleriyle
Sekiz sütuna manşet, davullarla, zurnalarla,
Geliyorum ulan, geliyorum! diyerek
Külhanbeyi jargonuyla gazete köşelerinde
diz kırıp nara atıyor
Ve ne onur duygusu, ne öz saygısı, ne yurt sevgisi
bırakıyorsa sizde,
İşte orası, zambiya, gambiya falan değil,
Ali babanın hindi çiftliği değil,
Dünkü türkiye’dir, dervişler, dünkü türkiye!
Ama herkesin Türkiye’si değil, kuşkusuz,
Küçük kafalara, kalın kafalara, dar kafalara
sığabilecek kadar küçük türkiye!
Poyrazköy’e mühimmat, İsviçre’ye para,
Gizli merkezlere bilgi taşıyan
Kirli valizlere sığabilecek kadar küçük,
küçücük türkiye!
Geçip giden’in şarkısı bu, dervişler, geçip giden’in,
Ve gelmesi önlenemeyen’in.
Ama korkma, sen, hayalgücü, sığa sığa ancak
askeri darbe sığabilecek kadar dar politikacı,
Ve sen de, dar kafalı, tetikçi gazeteci,
korkmayın ikiniz de!
Çünkü siz daha bir süre kalacaksınız.
Hatta, demokrasinin, Büyük Demokrasi,
Türkiye’nin, Büyük Türkiye,
Herkesin Türkiye’si -yani sizin bile- olabilmesi için
Kuşkusuz, sonuna kadar hep kalacaksınız,
Ama, bundan sonra, öyle, kolay iş yok ikinize de
Artık bulduğunuz işi kapacaksınız.
Biriniz, sözgelimi, Sincan’daki tank mezarlığında
muhtarlık, belki,
Ötekiniz de, ‘Eski Silah Arkadaşları’ meyhanesinde
barmenlik yapacaksınız.
Nasıl yakışır ama, nasıl yakışır, bu roller ikinize de!
Kendini keşfetti çünkü, Türkiye.
Yüreğininin de, kafasının da
-içine, insanlığın bulduğu, icat ettiği bütün iyilikleri,
güzellikleri alacak kadar-
Büyük olduğunu keşfetti Türkiyeli…
Küçük kafalara, güdük kafalara,
Büzük kafalara sığmayacak kadar büyük Türkiye!
Özgür, onurlu, akıllı, yürekli Türkiyeli!