Türkiye’nin bilgi toplumu olma hedefine hızla ilerlediği günümüzde, bilgi
toplumunun olmazsa olmazı olan haberleşme teknolojileri alt yapılarına ilişkin saldırıların arttığını üzülerek görmekteyiz.
Dünyada 300’e yakın ülke, 900’ü aşkın operatör mobil iletişim hizmetlerini 5 milyara yakın insana ulaştırıyor. Türkiye’de ise 65 milyona yakın mobil abone bulunmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi mobil altyapı üzerinden uygulamalar bireysel ve kurumsal kullanıcılara ulaşmaktadır. Özellikle medya uygulamaları, e-belediyecilik, kamu hizmetleri, sosyal paylaşım uygulamaları mobil altyapı üzerinden kullanıcısına ulaşmaktadır.
Yazılım sektörü Türkiye’de her yıl yüzde 10 oranında artış göstererek bugün 1.9 milyar TL’ye ulaşmış bulunmaktadır. Yaklaşık 1.600’ü aşkın firmanın faaliyet gösterdiği yazılım sektöründe binlerce kişi istihdam edilmektedir. Yazılım sektörünün yoğunlaştığı iller arasında İstanbul, Ankara ve İzmir gelmektedir.
Türkiye’de yazılım sektörünün büyümesi ancak alt yapının gelişmesi ile mümkün olmaktadır. Bugün mobil baz istasyonları ve fiber optik kablo yatırımlarının sağlanması, daha çok istihdam, daha çok katma değer anlamına gelmektedir.
Bu kapsamda mobil iletişimin olmazsa olmaz parçası olan baz istasyonlarının, şehir dışına taşınacağı şeklinde kamuoyunda ve basında yer alan değerlendirmeleri büyük bir hayret ve üzüntü ile karşılamaktayız. Özellikle yerel yönetimlerin, gerekçesi ne olursa olsun baz istasyonlarına yönelik tepkileri son derece yanlıştır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) başta olmak üzere dünyadaki diğer bilimsel kuruluşların “baz istasyonlarının sağlığa olumsuz etkisi olmadığına ilişkin” raporları olmasına rağmen bunu kamuoyuna farklı bir şekilde aktarmak yanlıştır.
Baz istasyonlarının şehir dışına taşınması teknik açıdan mümkün olmayacağı gibi, kamuoyunun haberleşme hakkını engellemek anlamına gelir. Bu noktada yapılacak olan değerlendirmelerde, haberleşme hak ve hürriyetinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 22’nci maddesi ile teminat altına alındığı ve mobil iletişim hizmetinin bir kamu hizmeti niteliğinde olduğu unutulmamalıdır.
Bu noktada, baz istasyonu olmadan mobil iletişimin sağlanamayacağı gerçeğini kabul ederek yola çıkmanın bir ihtiyaçtan öte bir zorunluluk olduğu gerçeğini benimsemeliyiz. Türkiye’de kullanılan baz istasyonu teknolojisinin, tüm dünyada kullanılan teknoloji ile aynı olduğunu, mobil iletişim hizmetlerini yurt dışına çıktığımızda da alabilmemizden anlayabiliriz.
Gelişen teknolojiler ve mobil dünya yazılım sektörümüzün ileriye gitmesinde en önemli platformları oluşturmaktadır. Kamuoyunda sadece mobil iletişim altyapısı olarak algılanan baz istasyonlarının finans, eğitim ve sağlık sektörlerine de doğrudan katkı sağladığı göz ardı edilmemelidir. Diğer bir deyişle baz istasyonlarının afet ve acil aramalarda arama ve kurtarma, hasta takibi, bankacılık ve fatura işlemleri, araç takip sistemleri gibi birçok hizmetin sunulmasında büyük rol oynadığı unutulmamalıdır. Bu nedenle hayatın artık hemen her alanında vazgeçilmez bir unsur olan mobil iletişim ve bunun en temel altyapı aracı olan baz istasyonlarına karşı alınan kararlarda, bu gerçekler dikkate alınmalıdır.
NAMIK KURAL
BİLİŞİM ve YAZILIM ESER SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ (BIYESAM) BAŞKANI
DOĞAN UFUK GÜNEŞ
YAZILIM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ (YASAD) BAŞKANI
EtiketlerBİLİŞİM ve YAZILIM ESER SAHİPLERİ MESLEK BİRLİĞİ biyesem DOĞAN UFUK GÜNEŞ NAMIK KURAL usmed YASAD YAZILIM SANAYİCİLERİ DERNEĞİ