CHP Türk siyasetinde “saf dışı” bırakılacak bir parti değildir. her şeyden önce ‘kurumsal’ bir partidir. (şu son yaşanan olayları, ‘iklim’ geçişlerini saymazsak). CHP yeni yönetimle yeni bir sayfa açmayı amaçlıyor. bu yeni sayfayı açarken elbette gidilmesi gereken yerlere gidiyor, buralarda kendi yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. bu yöntem yeni değil. benzer örneklerini daha önce de görmüştük… (yetkili bir heyetin abd’ye gitmesi)
Genellikle iktidara talip partilerin sloganı hep “yeni türkiye” olmuştur. Yani yeni türkiye’yi ancak biz kurabiliriz demeye getirilir. “Yeni Türkiye’nin Yeni CHP’si.” Bazılarının kulağına çok hoş gelecek bu slogan.
Gerçekten de türkiye yeni bir süreçte. Daha doğrusu bu coğrafya ve yakın coğrafyalar yeni bir süreçte/dönemeçte. Ortadoğu ve Afrika’nın bir bölümünde meydana gelen halk hareketleri, dalgalanmalar, isyanlar… bunlar bile başlı başına bir işarettir yeni süreç için. İşte böyle bir ortamda CHP’nin eski statik yapısıyla yeni iktidara talip olması muhal görünüyordu. Aynen arap aleminde geç kalınmış isyan dalgası gibi CHP içinde de belli oranda bir gizli isyan dalgası mevcuttu. Lakin bunu bir türlü gerçekleştiremedikleri için değişiklik meydana gelemiyordu. Bu elzem olan değişiklik ne yazık ki “doğal sürecinde, kendiliğinden” olmamış özellikle dışarından müdahale ile gerçekleştirilmişti. Bu bir sorundur. Muhakkak sıkıntıları olacaktır. Yani bir anlamda CHP’ye ‘erken doğum’ yaptırıldı diyebiliriz. Şuan itibariyle yönetimde olan kadronun yeterli düzeyde olup olmadığını ancak zamanla anlayacağız. Dışarıdan müdahaleli bu değişiklik manevrası CHP’de muhtemel bir değişiklik gerekliliğini okuyup erken davrananların işi olduğunu söyleyebiliriz en ‘masum’ izahatla.
Yakın tarihte Türkiye Ak Parti ile değişim yoluna girmiş peşinden etrafındaki coğrafyayı en azından ‘psikolojik’ olarak etkilemişti. Aynı etkiden CHP de belli oranda nasibini almıştır. [Bu değişimler elbette salt bir partinin becerisi değil dünyanın geldiği noktanın bir yansımalarıdır. yani ‘zamanın ruhu’nun tezahürleri.] Üst düzey bir siyaset çıtasına eski düzen, bildik klasik bir yapı ve hamlelerle karşılık vermek yetersiz kalıyor bilakis türkiye siyasetinin önünü tıkıyordu. Deniz baykal’ın saf dışı bırakılması bir anlamda bu ‘yeterli muhalefet’ tıkanıklığını açmış oldu. Ama yukarıda da belirtildiği gibi erken ve dışlarıdan müdahaleli olduğu için sağlıklı bir doğum olup olmadığını ancak zamanla anlayacağız. İşte böyle bir süreçte yeni CHP’nin ABD’ye gitmesi anlaşılmaz gelmeyecektir. ABD’deki konferansta özellikle bir mesaj olarak ” türkiye-israil ilişkilerine” vurgu yapılması “ben burdayım, bu işi ancak ben çözebilirim”in açık açık ifadesidir. Türkiye-israil ilişkilerinin tam anlamıyla eskiye dönmesi zor görünüyor. Ama belli bir noktaya kadar iyileşmesi muhal değil.
‘Yeni türkiyenin yeni CHP’si elindeki tüm kartları değerlendiriyor. Dışarıda meşruiyet aradığı kadar içeride de meşruiyet peşinde olmalı. Bünyesinde “erkenekon” bağlantılı kişileri barındırdıkça halk nazarında bu meşruiyet zeminini kaybedecektir.. Yeni CHP’nin muhakkak bu noktaları dikkate alması gerekmektedir diye düşünüyorum. Öyle ya CHP bir ‘halk’ partisi neticede. Yeni CHP’nin icraatları “halka rağmen halk için” olmayacak ya!
Yazınızla genelde aynı fikirdeyim ama egemenliğin ‘kayıtsız şartsız’ cumhurda olduğu bir ülkede, yüzde on secim barajının olduğu bir ülkede her iktidar halka rağmen halk için bir şeyler yapmaya çalışacaktır..